검색어: forløsning (덴마크어 - 터키어)

forløsning.
kefaret.

lidt forløsning.
sadece intikam fırsatı.

- forløsning, ja.
- kesinlikle affettirdi.

forløsning er erindring.
pişmanlık, hatırlanmaktır.

- en naturlig forløsning.
doğal doğum.

- tror du på forløsning?
-pişmanlığa inanır mısın?

jeg har brug for forløsning.
kurtuluşa ihtiyacım var.

tror du på forløsning, bill?
bedelini ödeyince günahlarından arınacağına inanır mısın, bill?

det er sejr, forløsning, magt!
zafer. kefaret. güç!

du får et stik på forløsning.
yaptığını telafi etme şansın var.

din forløsning og min bod, ikke?
senin kurtuluşun ve benim kefaretim, değil mi?

begge leder efter forløsning.
İkisi de bir çeşit çözüm peşinde.

der er ingen forløsning, uden blod.
kansız fedakarlık olmaz.

mesterskaberne er en chance for forløsning.
dünya Şampiyonası her şeyi ger kazanmak için son şans.

dagen for forløsning står ved døren!
hesaplaşma günü geldi çattı!

alle kan bede om forløsning og få guds nåde.
tanrı'nın rahmeti ve günahlardan arınma gücü peşinden koşanları gördüm.

de vil sikkert forlange gengældelse, forløsning.
İntikam almayı, suçluların salıverilmesini isteyecekler.

- jeg ser det som et løfte om forløsning.
- bence bu temize çıkma vaadi.

- og hvem er du som sætter grænserne for forløsning?
peki sen kimsin de kefaretin sınırlarını belirliyorsun?

"døden, forløsning, fortvivlelse, triumf, katastrofe. "
"Ölüm, kurtarmak, umutsuzluk, zafer, felaket. "