검색어: neminem (라틴어 - 터키어)

neminem leadit, qui suo iure utitur.
hakkını kullanan, kimseye zarar vermiş olamaz.

capite nos neminem laesimus neminem corrupimus neminem circumvenimu
yüreklerinizde bize yer verin. kimseye haksızlık etmedik, kimseyi yoldan saptırmadık, kimseyi sömürmedik.

alium autem apostolorum vidi neminem nisi iacobum fratrem domin
Öbür elçilerden hiçbirini görmedim, yalnız rab İsanın kardeşi yakupu gördüm.

et statim circumspicientes neminem amplius viderunt nisi iesum tantum secu
bu sırada bir bulut gelip onlara gölge saldı. buluttan gelen bir ses, ‹‹sevgili oğlum budur, onu dinleyin!›› dedi.

neminem enim habeo tam unianimem qui sincera affectione pro vobis sollicitus si
timoteos gibi düşünen, durumunuzla içtenlikle ilgilenecek başka kimsem yok.

neminem blasphemare non litigiosos esse modestos omnem ostendentes mansuetudinem ad omnes homine
kimseyi kötülemesinler. kavgacı değil, uysal olsunlar. herkese her zaman yumuşak davransınlar.

abrahae namque promittens deus quoniam neminem habuit per quem iuraret maiorem iuravit per semet ipsu
tanrı İbrahime vaatte bulunduğu zaman, üzerine ant içecek daha üstün biri olmadığı için kendi üzerine ant içerek şöyle dedi:

nemo cum temptatur dicat quoniam a deo temptor deus enim intemptator malorum est ipse autem neminem tempta
ayartılan kişi, ‹‹tanrı beni ayartıyor›› demesin. Çünkü tanrı kötülükle ayartılmadığı gibi kendisi de kimseyi ayartmaz.

et inde surgens abiit in fines tyri et sidonis et ingressus domum neminem voluit scire et non potuit later
İsa oradan ayrılarak sur bölgesine gitti. burada bir eve girdi. kimsenin bunu bilmesini istemiyordu, ama gizlenemedi.

dixitque ad illos vos scitis quomodo abominatum sit viro iudaeo coniungi aut accedere ad alienigenam et mihi ostendit deus neminem communem aut inmundum dicere homine
onlara şöyle dedi: ‹‹bir yahudinin başka ulustan biriyle ilişki kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. oysa tanrı bana, hiç kimseye bayağı ya da murdar dememem gerektiğini gösterdi.

sed surge et ingredere civitatem et dicetur tibi quid te oporteat facere viri autem illi qui comitabantur cum eo stabant stupefacti audientes quidem vocem neminem autem vidente
saulla birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. sesi duydularsa da, kimseyi göremediler.