검색어: serios (루마니아어 - 터키어)

serios
ciddî

serios?
sahiden öyle mi?

ești serios?
ciddi misin?

ia osce aceasta informatie in serios?
agİt bu bilgiyi ciddiye aldı mı?

costi rogozanu nu ia în serios chestiunea.
costi rogozanu meseleyi küçümsüyor.

"sportivii noştri s-au pregătit serios.
Ülkenin olimpiyat komitesi başkanı hysni domi, "sporcularımız ciddi şekilde hazırlandılar.

guvernul pare să fi luat în serios aceste temeri.
hükümet bu endişeleri ciddiye almış gibi görünüyor.

"problema integrării ar trebui luată mai în serios.
Şahin, "entegrasyon konusu daha ciddiye alınmalı.

kosovo se pune serios de treabă pentru a obţine liberalizarea vizelor
kosova, vizeyi kaldırmak için kemerleri bağladı

cel mai serios rival al croaţiei pentru acest loc este republica cehă.
hırvatistan'ın bu sandalye için en ciddi rakibi Çek cumhuriyeti.

ghinea recomandă un dialog serios pe această temă între haga şi bucureşti.
ghinea, bu konuda lahey ve bükreş arasında ciddi bir diyalog öneriyor.

continuarea acestei deteriorări ar putea destabiliza serios serbia, a adăugat el.
busatlija, bozulmanın devamının sırbistan'da istikrarı ciddi oranda bozabileceğini söyledi.

"cred că acest acord este un pas serios către recunoaşterea independenţei kosovo.
setimes'a konuşan mitiç, "bence bu anlaşma, kosova'nın bağımsızlığının tanınması yönünde atılmış ciddi bir adımdır.

În privinţa kosovo, ce a descris recenta izbucnire de violenţă ca un recul serios.
kosova hakkında ise ak, son zamanlarda yaşanan şiddet patlamasının ciddi bir çekince yarattığını belirtiyor.

"eulex ia orice acuzaţie de crime de război şi crimă organizată foarte în serios.
"eulex savaş suçları ve organize suçla ilgili tüm iddiaları son derece ciddiye almaktadır.

cu toate acestea, problema cooperării cu tribunalul onu pentru crime de război rămâne un obstacol serios.
fakat önünde hâlâ ciddi bir engel var: bm savaş suçları mahkemesiyle işbirliği meselesi.

acestea au fost privite într-un mod mult mai serios deoarece au fost emise de o instituţie de prestigiu.
diğer bir deyişle icg yüksek düzeyde itibar gören bir kuruluş olduğu için, söz konusu uyarılar daha ciddi bir tutumla karşılandı.

"turcia şi grecia pot contribui serios la actualele discuţii din cipru, pentru găsirea unei soluţii complete.
davutoğlu, "türkiye ve yunanistan, kıbrıs'ta kapsamlı bir anlaşma için sürmekte olan müzakerelere ciddi katkıda bulunabilir.

"o asemenea decizie ar supăra guvernul şi naţiunea noastră în mod serios", a declarat erdogan.
erdoğan, "bu yöndeki bir karar hükümetimizi ve ulusumuzu derinden üzecektir," dedi.

"avem un handicap serios în descoperirea foştilor colaboratori comunişti deoarece timp de un deceniu românia a fost condusă direct de către ei.
oprea, "romanya on yıl boyunca onlar tarafından doğrudan yönetildiği için, eski komünist işbirlikçileri ortaya çıkarmada ciddi bir engelimiz var.