검색어: akaamini (스와힐리어 - 터키어)

isipo kuwa atakaye tubu, na akaamini, na akatenda vitendo vyema.
ancak inanıp erdemli bir yaşam sürenler hariç.

ama mwenye kutubu na akaamini na akatenda mema, huyo atakuwa miongoni mwa wenye kufanikiwa.
ama inkârdan dönüş yapıp iman eden, güzel ve makbul işler yapan kimseler felah bulanlardan olmayı umabilirler.

na hakika mimi ni mwingi wa kusamehe kwa anaye tubia, na akaamini, na akatenda mema, tena akaongoka.
bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.

isipo kuwa atakaye tubu, na akaamini, na akatenda vitendo vyema. basi hao mwenyezi mungu atayabadilisha maovu yao yawe mema.
ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını allah iyiliklere çevirir.

yesu akamwambia, "nenda tu, mwanao yu mzima." huyo mtu akaamini maneno ya yesu, akaenda zake.
İsa, ‹‹git, oğlun yaşayacak›› dedi. adam, İsanın söylediği söze iman ederek gitti.

huyo baba akakumbuka kwamba ilikuwa ni saa ileile ambapo yesu alimwambia: "mwanao yu mzima." basi, yeye akaamini pamoja na jamaa yake yote.
baba bunun, İsanın, ‹‹oğlun yaşayacak›› dediği saat olduğunu anladı. kendisi ve bütün ev halkı iman etti.

nawaambieni kweli, mtu akiuambia mlima huu: ng'oka ukajitose baharini bila kuona shaka moyoni mwake, ila akaamini kwamba mambo yote anayosema yanafanyika, atafanyiwa jambo hilo.
size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, ‹kalk, denize atıl!› der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir.

sema: mwaonaje yakiwa haya ni kweli yametoka kwa mwenyezi mungu, nanyi mmeyakataa, na akashuhudia shahidi miongoni mwa wana wa israili juu ya mfano wa haya, na akaamini, na nyinyi mnafanya kiburi?
de ki, "düşündünüz mü, ya o allah katından ise ve siz de ona karşı çıkmışsanız ve İsrail oğullarından bir tanık da bunun benzerini görüp inandığı halde, siz kibirlenip yüz çevirmişseniz?!