검색어: yohane (스와힐리어 - 터키어)

mungu alimtuma mtu mmoja jina lake yohane,
tanrının gönderdiği yahya adlı bir adam ortaya çıktı.

alimwua kwa upanga yakobo ndugu yake yohane.
yuhannanın kardeşi yakupu kılıçla öldürttü.

barnaba alitaka wamchukue pia yohane aitwaye marko.
barnaba, markos denilen yuhannayı da yanlarında götürmek istiyordu.

(wakati huo yohane alikuwa bado hajafungwa gerezani.)
yahya henüz hapse atılmamıştı.

basi, herode akatuma mtu gerezani amkate kichwa yohane.
adam gönderip zindanda yahyanın başını kestirdi.

basi herodia alimchukia sana yohane, akataka kumwua, asiweze.
hirodiya bu yüzden yahyaya kin bağlamıştı; onu öldürtmek istiyor, ama başaramıyordu.

kama mwaweza kukubali basi, yohane ndiye eliya ambaye angekuja.
eğer bunu kabul etmek isterseniz, gelecek olan İlyas odur.

alipowaona petro na yohane wakiingia hekaluni, aliwaomba wampe chochote.
tapınağa girmek üzere olan petrusla yuhannayı gören adam, kendilerinden sadaka istedi.

kesho yake, yohane alikuwa tena mahali hapo pamoja na wanafunzi wake wawili.
ertesi gün yahya yine öğrencilerinden ikisiyle birlikteydi.

basi, petro na yohane wakawawekea mikono hao waumini, nao wakampokea roho mtakatifu.
petrusla yuhanna onların üzerine ellerini koyunca, onlar da kutsal ruhu aldılar.

kisha akawachukua petro, yakobo na yohane; akaanza kufadhaika sana na kuhangaika.
petrusu, yakupu ve yuhannayı yanına aldı. hüzünlenmeye ve ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.

herode alitaka kumwua yohane, lakini aliogopa watu kwa sababu kwao yohane alikuwa nabii.
hirodes yahyayı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk yahyayı peygamber sayıyordu.

lakini mafarisayo na walimu wa sheria walikataa mpango wa mungu uliowahusu wakakataa kubatizwa na yohane.
oysa yahya tarafından vaftiz edilmeye yanaşmayan ferisilerle kutsal yasa uzmanları, tanrının kendileriyle ilgili tasarısını reddettiler.

baada ya barnaba na saulo kutekeleza shughuli zao, walitoka tena yerusalemu wakamchukua yohane aitwaye pia marko.
görevlerini tamamlayan barnaba'yla saul, markos diye tanınan yuhanna'yı yanlarına alarak yeruşalim'den döndüler.

kabla ya kuja kwake yesu, yohane alimtangulia akiwahubiria watu wote wa israeli kwamba ni lazima watubu na kubatizwa.
İsanın gelişinden önce yahya, bütün İsrail halkını, tövbe edip vaftiz olmaya çağırdı.

basi, mfalme akamwamuru askari kukileta kichwa cha yohane. askari akaenda, akamkata kichwa yohane mle gerezani,
hemen bir cellat gönderip yahyanın başını getirmesini buyurdu. cellat zindana giderek yahyanın başını kesti.

alipofika nyumbani hakumruhusu mtu kuingia ndani pamoja naye, isipokuwa petro, yohane, yakobo na wazazi wa huyo msichana.
İsa adamın evine gelince petrus, yuhanna, yakup ve kızın annesi babası dışında hiç kimsenin kendisiyle birlikte içeri girmesine izin vermedi.

hivyo yesu akawatuma petro na yohane, akawaambia, "nendeni mkatuandalie karamu ili tupate kula pasaka."
İsa, petrusla yuhannayı, ‹‹gidin, fısıh yemeğini yiyebilmemiz için hazırlık yapın›› diyerek önden gönderdi.

baada ya siku sita, yesu aliwachukua petro, yakobo na yohane juu ya mlima mrefu peke yao. huko, yesu akageuka sura mbele yao,
altı gün sonra İsa, yanına yalnız petrus, yakup ve yuhannayı alarak yüksek bir dağa çıktı. onların gözü önünde İsanın görünümü değişti.

huu ndio ushahidi yohane alioutoa wakati viongozi wa wayahudi kule yerusalemu walipowatuma makuhani wa walawi kwake wamwulize: "wewe u nani?"
yahudi yetkililer yahyaya, ‹‹sen kimsin?›› diye sormak üzere yeruşalimden kâhinlerle levilileri gönderdikleri zaman yahyanın tanıklığı şöyle oldu -açıkça konuştu, inkâr etmedi- ‹‹ben mesih değilim›› diye açıkça konuştu.