검색어: a man at ease with everyone (영어 - 터키어)

i feel ill at ease with her.
onunla birlikte huzursuz hissediyorum.

he is a good man at heart.
o, aslında iyi bir adam.

let's play baseball with everyone.
herkesle beyzbol oynayalım.

i feel at ease.
kendimi rahat hissediyorum.

she saw a young man at the entrance.
o, girişte genç bir adam gördü.

he felt ill at ease.
o, huzursuz hissetti.

he's friendly with everyone in his class.
o, sınıfındaki herkese karşı samimidir.

before they lived at ease,
bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı.

he makes everybody feel at ease.
o herkesi rahat hissettirir.

there’s a man at the door who wants to talk to you.
kapıda seninle konuşmak isteyen bir adam var.

indeed, there is ease with hardship.
artık şüphe yok ki her güçlükle beraber bir de kolaylık var.

most certainly, there is ease with hardship.
evet, güçlükle beraber kolaylık vardır!

there's a man at the door who wants to see you at all costs.
kapıda her ne pahasına olursa olsun sizi görmek isteyen bir adam var.

god makes an example of a town that was secure and at ease, with provisions coming to it abundantly from every quarter.
allah bir şehri misal olarak verdi: bu şehir güvenli, huzurlu idi, oraya her yerden rızkı bol bol geliyordu.

and then i was there on september 11th, and i stood in the streets with everyone.
daha sonra 11 eylül'de de oradaydım ve herkesle birlikte sokaktaydım.

the ease with which he answered the question surprised us.
soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.

macedonia's decision to recognise ramadan-bayram did not sit well with everyone, however.
fakat makedonya'nın ramazan bayramı'nı tanıma kararı herkese uymadı.

i'm amazed by the ease with which you solve the problem.
ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım.

from the ease with which you swept away obstacles that no one knew could even be budged.
kımıldatılması imkansız gibi görünen engelleri hallaç pamuğu gibi savurmanızdan.

he was standing trial for the march 1992 murder of a man at a serb wedding in sarajevo, one of several events that triggered the conflict.
delaliç, ihtilafı tetikleyen çok sayıda olaydan biri olan, mart 1992'de saraybosna'daki bir sırp düğününde bir kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak yargılanıyordu.