검색어: as doing fine baby, thanks (영어 - 터키어)

they were doing fine.
İşleri yolundaydı.

i'm doing fine.
ben iyiyim.

he is doing fine in school.
o okulda iyi yapıyor.

"in theory, greece appears to be doing fine," he said.
bakouris, "teoride, yunanistan'ın durumu iyi görünüyor." dedi.

and we believe that doing emotional due diligence is just as important as doing financial due diligence.
ve inanıyoruz ki, duygusal hizmet finansal hizmet kadar önemlidir.

the tax forces every link in the transaction chain to pay its due, as doing business with tax evaders incurs losses.
vergi, ticaret zincirinin her halkasını borcunu ödemeye zorlarken, vergi kaçıranlarla yapılan işlerde zarara yol açıyor.

now, and so -- thank you. the phase 1 safety studies are over, and we're doing fine, we're now moved on.
Şu anda -- teşekkürler. birinci aşama güvenlik çalışmaları tamamlandı, ve başarıyla atlattık, devam ediyoruz.

please leave this browser window open until the process has completed successfully. do not try to login using a separate browser window to your administrations area as doing so may damage the current process.
İşlem başarıyla tamamlanana kadar lütfen bu tarayıcı penceresini açık bırakınız. ayrı bir tarayıcı penceresi aracılığı ile yönetici bölümüne girmeye ÇaliŞmayiniz. bunu yapmanız geçerli işleme zarar verebilir.

"maybe on paper our company is worth less to wall street, but i can tell you it's worth more. we're doing fine."
"belki şirketimiz yatırımcılara kağıt üzerinde daha değersiz görünüyor. ama eskisinden daha bile değerli olduğunu ben size söyleyebilirim. İşimiz iyi gidiyor."

"before, they wouldn't leave the inter-entity boundary line without [nato peacekeepers] sfor, but now they're doing fine," she said.
yetkili, "eskiden yanlarında [nato barış gücü] sfor olmadan taraflar arası sınırı geçemezlerdi, ama şimdi rahatlar," dedi.