검색어: but it is a little late (영어 - 터키어)

it is a little cold.
hava biraz soğuk.

it is a little cool today.
bugün biraz serin.

but it was a little bit boring.
ancak biraz sıkıcıydı.

ann is a little girl.
ann, küçük bir kızdır.

nay, but it is a test.
bu bir imtihandır, ama çokları bunu anlamazlar.

and this is a little girl.
ve -- bu minik bir kız.

but it is a virtual package
ama bu bir sanal paket

i might be a little late.
biraz geç kalabilirim.

now, this is a little illusion.
Şimdi, bu küçük bir yanılsamadır.

we've arrived a little late.
biz biraz geç vardık.

that is a little bit too early.
bu birazcık erken.

nay, but it is a glorious koran,
doğrusu sana vahyedilen bu kitap, levhi mahfuz'da bulunan şanlı bir kuran'dır.

and this is a little protein molecule.
ve bu, küçük bir protein molekülü.

it seems like we're going to be a little late.
biraz geç kalacağız gibi görünüyor.

so this is a little wire-bending tool.
bu küçük bir tel bükme aleti.

i think tom is a little too optimistic.
sanırım tom biraz çok iyimser.

but it does suggest that that number might be a little big.
sadece rakamlar bira fazla yüksek anlamına gelir.

and the third is a little bit less obvious.
Üçüncüsü biraz daha az bariz.

the shock isn't painful, but it's a little annoying.
bu çok acı verici değil fakat sinir bozucu nitelikte.

but it is a politics of principle, not of partisanship.
ama bu prensip sahibi bir politikadır, partizan politika değildir.