검색어: courage (영어 - 터키어)

courage
cesaret

courage dear heart
cesaretin yeter

keep up your courage.
cesaretini devam ettir.

face adversity with courage.
güçlüklerle cesaretle yüzleş.

everybody admired his courage.
herkes onun cesaretine hayran kaldı.

do you have courage to love?
cesaretin var mı aşka?

tom admired mary's courage.
tom mary'nin cesaretine hayran oldu.

courage is required of everyone.
cesaret, herkes için gereklidir.

he is certainly not without courage.
o, kesinlikle cesaretsiz değildir.

tom really admired mary's courage.
tom mary'nin cesaretine gerçekten hayran kaldı.

i could not help admiring his courage.
onun cesaretine hayran olmamak elimde değildi.

"the courage to rise above mammyness".
"the courage to rise above mammyness".

everybody praised ken for his great courage.
herkes, büyük cesaretinden dolayı ken'i övdü.

he had the courage, the intensity, the daring.
cesareti vardı, bu şiddette, bu cesaret.

because i admired his courage, i trusted him.
onun cesaretine hayran olduğum için, ona güvendim.

tom didn't have the courage to commit suicide.
tom'un intihar edecek cesareti yoktu.

his courage impressed me enough for me to trust him.
onun cesareti ona güvenmem için beni yeterince etkiledi.

so we destroyed those who were mightier in courage than they.
biz bunlardan daha zorba olanları da helak ettik.

it required political courage, clear vision and strong determination.
bu yolculuk siyasi cesaret, net bir vizyon ve güçlü bir kararlılık gerektiriyordu.