검색어: fundamentally (영어 - 터키어)

is spacetime fundamentally continuous or discrete?
is spacetime fundamentally continuous or discrete?

we know that something has gone fundamentally wrong.
bazı şeylerin temelde yanlış gittiğini biliyoruz.

...the unity of language is fundamentally political.
burada modernizmle paradoksal bir ilişki söz konusudur.

and fundamentally that's what i do in my lab.
esasen laboratuvarımda yaptığım da bu.

and i think that's a fundamentally interesting question.
ve ben bunun çok ilginç bir soru olduğunu düşünüyorum.

one of the real challenges is to innovate fundamentally in education.
en büyük zorluklardan biri eğitimin temelinden yenileştirmektir.

and i'm still fundamentally using the same principles today.
bugün bende temelde hala aynı prensipleri kullanıyorum.

fundamentally it can be assumed that the basic verifications were carried out.
esas olarak temel onayların gerçekleştirildiği varsayılmıştır.

and four, a global recession that has fundamentally shocked consumer behaviors.
ve dört, tüketici davranışlarını kökten bir şekilde şoka uğratan global bir durgunluk.

the presence or absence of gene flow fundamentally changes the course of evolution.
gen akışının varlığı ya da yokluğu, evrimin gidişini temelden değiştirir.

i think they're right that evolution is fundamentally hostile to religion.
bence evrimin temelde dinin karşısında olduğu konusunda haklılar.

); proton decay and spin crisis: is the proton fundamentally stable?
); proton bozunması ve spin krizi: is the proton fundamentally stable?

but it's fundamentally different than what's happening in classrooms right now.
ama bu şu anda sınıflarda olanlardan temel olarak farklı.

what howard did is he fundamentally changed the way the food industry thinks about making you happy.
howard'ın yaptığı, gıda endüstrisinin sizi mutlu etme konusundaki düşüncesini kökten değiştirdi.

but fundamentally, what i believe is that the map behind of me is called basically the map of anemia.
ama temelde, inandığım şey şu ki, arkamdaki haritaya aslında anemi haritası deniyor.

that, in my view, gives us the first opportunity as a community to fundamentally change the world.
bu, bana kalırsa, bizlere bir topluluk olarak tüm dünyayı temelde değiştirme imkanı tanıyor.

"the labour market fundamentally changed in the last 20 years. who needs 300 diplomacy students?
Öğrenci, "emek piyasası son 20 yılda temelden değişti. 300 diplomasi öğrencisine kimin ihtiyacı var?

and so sometime soon, you'll be able to play and build and sketch with electronics in this fundamentally new way.
ve kısa süre sonra, çizimler yapıp oyun oynayarak binalar yapabileceksiniz bu yeni seçenekle.

gpgpu is fundamentally a software concept, not a hardware concept, it is a type of algorithm, not a piece of equipment.
==== directcompute ====directcompute microsoft tarafından yaratılan, directx 10 ve 11 de desteklenen bir gpgpu api sidir.

and so fundamentally, the reason we got to the moon is, we didn't listen to the economists. thank you very much.
temel olarak, aya gidebilmemizin sebebi, ekonomistleri dinlememiş olmamız. Çok teşekkürler.