검색어: had they failed to hold out (영어 - 터키어)

failed to fork
Çatallanamadı

they failed to explode, he said.
cotard, bunların patlamadığını da belirtti.

failed to finalize
bitirilemedi

they failed the exam.
sınavda başarısız oldular.

aye! they failed them.
aksine, onları terkettiler.

they failed to get the necessary votes.
onlar gerekli oyları alamadı.

they failed both times.
onlar her iki seferde de başarısız oldu.

hold out
dayanmak

but they failed, almost completely, to make any.
ancak neredeyse tamamen başarısız oldular.

they failed, however, to agree on a definition of the term.
ancak ülkeler, sürenin tanımlanması konusunda anlaşmaya varamadılar.

they failed to take into account the special needs of old people.
onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.

sources familiar with the situation said they failed to change their positions much.
durumla yakından ilgili kaynaklardan edinilen bilgilere göre, liderler tutumlarında fazla bir değişiklik yapmayı başaramadılar.

both the british and the germans were disappointed that they failed to effectively engage their opponents.
alman ve İngiliz tarafı da birbirlerine karşı etkili bir çatışmaya girme konusunda hayal kırıklığına uğramıştı.

the ottomans attacked the town for the first time in the late 1570s, but they failed to capture it.
1570 yılında osmanlı kuvvetleri ilk defa yerleşime saldırdılar ancak başarısız oldular.

previous attempts to prosecute nastase for corruption failed, as they failed to gain parliament's approval.
nastase'yi yolsuzluktan yargılama amaçlı daha önceki girişimler, meclis onayı alamadığı için başarılı olmamıştı.

in fact they arbitrarily rejected as false whatever they failed to comprehend and whose final sequel was not apparent to them.
bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (kur'an'ı) yalanladılar.

the allied governments declared war on germany on 3 september; however, they failed to provide any meaningful support.
müttefik devletler 3 eylül'de almanya'ya savaş ilan ettiler, ancak işe yarar bir destek veremediler.

aye! they failed them. and that was their lie, that which they had been fabricating.
hayır, hatta kaybolup gittiler gözlerinden ve bu, onların yalanıydı ve onların iftirası.

but they failed to make a just estimation of god when they said: "he did not reveal to any man any thing."
"allah hiç bir insana bir şey indirmez," demekle allah'ı gereği gibi değerlendirmediler.

"very important politicians, never investigated before, were questioned" after they failed to explain the origins of their wealth.
sahip oldukları servetin kaynağını açıklamayan ve "bugüne kadar hiç soruşturma kapsamına alınmayan çok önemli siyasetçiler sorgulandı”.