검색어: harvest;harvest (영어 - 터키어)

harvest
harvest (internet'te arama yapan program)

harvest, reap
hasat etme

harvest season
hasat sezonu

harvest bombs.
bombaları yetiştir

harvest baby teeth.
Çocuk dişlerini yetiştir

yield, crop, harvest
mahsul

harvest contaminated tobacco.
insanları çürüten sigara yetiştir

harvest palms, smoke.
palmiyeleri yetiştir, sigara iç

the apple harvest will soon come.
elma hasatı yaklaşıyor.

harvest, 1999 (Шунков В. Н.
harvest, 1999 (Шунков В. Н.

the wheat is ready for harvest.
buğday hasat için hazır.

i mean, that's what's harvest -- we say we harvest the pig, you know?
yani, hasat nedir -- domuzu da yetiştiririz, değil mi?

eufor continues sfor's operation harvest
eufor, sfor'un hasat operasyonunu sürdürüyor

fertile soil is indispensable for a good harvest.
verimli toprak iyi bir mahsul için zaruridir.

the whole family helped harvest the wheat.
bütün aile buğdayı hasat için yardımcı oldu.

serbia wants to harvest international grain markets.
sırbistan uluslararası tahıl piyasalarını hasat etmek istiyor.

we had a poor harvest because of the lack of water.
su yokluğu nedeniyle kötü hasat hasat yaptık.

daniel kraft invents a better way to harvest bone marrow
daniel kraft daha iyi bir kemik iliği nakli yöntemi buldu.

and during harvest, put it back with interest, food interest.
ve hasat zamanı, faiziyle yerine koyun, gıda faizi.

both gardens produced their harvest in full, and suffered no loss.
her iki bahçe de ürünlerini vermişlerdi, hiçbir şeyi de eksik bırakmamışlardı.