검색어: if you don't mind what's your age (영어 - 터키어)

if you don't mind.
seni umursamıyorum.

you don't look your age.
yaşını göstermiyorsun.

what's your age?
yaşınız nedir?

if you don't mind, may we inspect your suitcase?
sakıncası yoksa, valizinizi kontrol edebilir miyiz?

i hope you don't mind.
senin için sakıncası yoktur umarım.

are you sure you don't mind?
umursamadığına emin misin?

but if you don't have money, what happens?
fakat ya paranız yoksa, o zaman ne olur?

ask tom if you don't believe me.
bana inanıp inanmadığını tom'a sor.

even if you don't pick me, pick him.
beni seçmeseniz bile onu seçin," diye fısıldadı.

if you don't know the answers, guess.
cevapları bilmiyorsan, tahminde bulun.

and if you don't know what you're doing, your hands are bleeding in no time.
eğer ne yaptığınızı bilmiyorsanız, elleriniz hemen kanar.

if you don't study, you will fail the exam.
Çalışmazsan, sınavda başarısız olursun.

if you don't mind babe i want to tell you if you can fuck whit me babe
sakıncası yoksa bebeğim, eğer beni becerebilirsen sana söylemek istiyorum bebeğim.

and can you take a seat right over here for me, if you don't mind.
ve eğer sorun olmazsa sen de benim için buraya oturur musun?

if you don't get this, you're not so smart!
eğer bunu anlamadıysan çok da akıllı değilsin!

and if you don't have math, you're not going to enter the modern age.
ve eğer matematik olmazsa modern çağa giremezsiniz.

i've asked tom to join us. i hope you don't mind.
tom'a bize katılmasını rica ettim. umarım senin için sakıncası yoktur.

you'll never achieve anything if you don't study harder.
daha fazla çalışmazsan hiçbir şeyi başaramayacaksın.

i want you to just stand exactly like this for me, pull up your sleeves, if you don't mind.
benim için tam olarak böyle kalmanı istiyorum, sorun olmayacaksa giysinin kollarını kıvır.

and she said, "yeah, but you know i'd rather finish my meal if you don't mind."
dedi ki, "evet, ama sakıncası yoksa önce yemeğimi bitirmek istiyorum."