검색어: jealousy (영어 - 터키어)

jealousy
kıskançlık

she burned with jealousy.
kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

she was burning with jealousy.
o kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

she was a bundle of jealousy.
o bir kıskançlık çıkınıydı.

there's no love without jealousy.
kıskançlık olmadan sevgi yoktur.

so that's the way to proceed. rejoicing compared to jealousy.
İşte bu şekilde ilerleriz. kıskançlığa kıyasla sevinç.

but they can often reveal themselves negatively, in the form of jealousy.
ama bazen kendilerini negatif bir şekilde de belli ederler, kıskançlık olarak.

they became divided only after knowledge had reached them, out of mutual jealousy.
geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler.

they provoked him to jealousy with strange gods, with abominations provoked they him to anger.
İğrençlikleriyle onu öfkelendirdiler.

for jealousy is the rage of a man: therefore he will not spare in the day of vengeance.
Öç alırken acımasız olur.

how long, lord? wilt thou be angry for ever? shall thy jealousy burn like fire?
alev gibi yanan kıskançlığın?

for me, the human voice is the vessel on which all emotions travel -- except perhaps jealousy.
bana göre, insan sesi bütün duyguların seyahat ettiği bir gemidir- kıskançlık duygusu hariç.

after jakob's death johann's jealousy shifted toward his own talented son, daniel.
jakob’un ölümünden sonra bu kıskançlık kendi yetenekli oğlu daniel için devam etti.

thus saith the lord of hosts; i was jealous for zion with great jealousy, and i was jealous for her with great fury.
her Şeye egemen rab, ‹‹siyon için büyük kıskançlık duyuyorum›› diyor, ‹‹evet, onu şiddetle kıskanıyorum.

out of jealousy, agrippina arranged the execution of lepida sometime before the poisoning of claudius, after which nero became the new emperor.
kıskançlık nedeniyle agrippina, claudius'un zehirlenerek öldürülmesi ve oğlu nero'nun tahta geçmesinden kısa bir süre önce lepida'nın öldürülmesini sağladı.

ellet contacted osgood and suggested she should beware of her indiscretions and asked poe to return her letters, motivated either by jealousy or by a desire to cause scandal.
ellet osgood'la temasa geçti, düşüncesizliklerinden kaçınması gerektiğini söyledi veya kıskançlık ya da bir skandala yol açma arzusuyla poe'dan onun kendisine yazdığı mektupları geri göndermesini istedi.

for i am jealous over you with godly jealousy: for i have espoused you to one husband, that i may present you as a chaste virgin to christ.
sizler için tanrısal bir kıskançlık duyuyorum. Çünkü sizleri el değmemiş kız gibi tek ere, mesihe sunmak üzere nişanladım.

or when the spirit of jealousy cometh upon him, and he be jealous over his wife, and shall set the woman before the lord, and the priest shall execute upon her all this law.
ya da bir koca karısını kıskanır, ona karşı yüreğinde kuşku uyanırsa, kâhin kadını rabbin önünde durduracak, bu yasayı ona uygulayacak.

in fact, it is even better than those found on the eos 5d and the eos 1d mark ii n; this screen is bound to spark the jealousy of many a professional dslr owner!
bu lcd ekran birçok profesyonel dslr kullanıcısının gözlerini kamaştıracak bir kalite sergiliyor.

but i say, did not israel know? first moses saith, i will provoke you to jealousy by them that are no people, and by a foolish nation i will anger you.
yine soruyorum: İsrail anlamadı mı? Önce musa, ‹‹ben sizi ulus olmayanla kıskandıracağım, anlayışsız bir ulusla sizi öfkelendireceğim›› diyor.