검색어: postmodernism (영어 - 터키어)

postmodernism
postmodernizm

"postmodernism and china.
"postmodernism and china.

as with many cultural movements, some of postmodernism's most pronounced and visible ideas can be seen in architecture.
pek çok kültürel hareket gibi, postmodernizmin en fazla dillendirilen ve görünür olan fikirleri mimaride gözlemlenebilir.

with the rise of postmodernism in the 1970s and 1980s, some british and american philosophers became more vocally opposed to the methods and conclusions of continental philosophers.
1970 ve 80'lerde postmodernizmin yükselişiyle bazı İngiliz ve amerikan filozoflar, kıta filozoflarının metot ve yargılarına daha belirgin biçimde karşı çıkmaya başladılar.

“postmodernism, on the other hand, simply means trying to overcome the problems that continue after modernism or that originate from modernism more deeply.
“postmodernizm ise basit anlamda modernizmden sonra, modernizmden devam eden veya daha derin olarak modernizmden kaynaklanan sorunların aşılmaya çalışılması anlamına gelmektedir.

* ihab hassan (2000), "from postmodernism to postmodernity: the local/global context", text online.
* ihab hassan, "from postmodernism to postmodernity: the local/global context" (2000), text online.

the rough sketch ends up looking something like this: early post-structuralism/ deconstruction argued that everything was ‘discursive’ or ‘textual’ and didn’t believe in material reality. postmodernism is all about the ‘play’ of signifiers and how everything is ‘constructed’ through discourse. then butler comes along and invents queer theory by arguing, in essence, that bodies are discursively constructed, and we end up where we are now, and it’s probably, in origin, all jacques derrida’s fault.
kaba taslak şu şekilde görünüyor: erken post yapısalcılık / yapısöküm, her şeyin 'söylemsel' veya 'metinsel' olduğunu ve maddi gerçekliğe inanmadığını savundu. postmodernizm, tamamen gösterenlerin 'oyunu' ve söylem aracılığıyla her şeyin nasıl 'inşa edildiği' ile ilgilidir. sonra butler ortaya çıkar ve özünde, bedenlerin söylemsel olarak inşa edildiğini ve sonunda bulunduğumuz yere ulaştığımızı ve muhtemelen kökeninde, tamamen jacq olduğunu tartışarak queer teorisini icat eder.