검색어: ransom (영어 - 터키어)

the owner declined to comment on a ransom.
geminin sahibi fidye hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

the kidnappers had demanded a ransom from his family.
fanos'u kaçıran kişiler ailesinden fidye talebinde bulunmuşlardı.

the hijacker demanded a ransom of two million dollars.
gaspçı iki milyon dolarlık bir fidye talep etti.

whatever ransom they may offer, it will not be accepted.
(amelinin elinden kurtulmak için) her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez.

so today no ransom shall be taken from you or the faithless.
artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de..

so on this day no ransom will be accepted from you nor from the disbelievers.
artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de..

although, should they come to you as captives, you would ransom them.
bununla beraber, onlar esir olarak gelirlerse fidyelerini verip onları kurtarıyorsunuz.

bohemond proposed instead a ransom of 130,000 dinars paid just to the emir.
boemondo, bunun yerine sadece emir'e 130,000 dinar ödemeyi teklif etti.

fain would the guilty ransom himself from the torment of that day by his children.
günahkar kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını,

therefore today no ransom shall be taken from you, neither from those who disbelieved.
artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de..

jelavic's kidnappers released him without collecting a demanded 1m-euro ransom.
jelaviç'i kaçıranlar istedikleri 1 milyon avro fidyeyi almadan serbest bıraktılar.

then, either release them by grace, or by ransom, until war lays down its burdens.
artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır.

he will not regard any ransom; neither will he rest content, though thou givest many gifts.
gönlünü alamazsın armağanların çokluğuyla.

"this day shall no ransom be accepted of you, nor of those who rejected allah."
artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de..

in the previous instances, the hostages were released after ransoms were paid.
Önceki seferlerde rehineler fidyeler ödendikten sonra serbest bırakılmışlardı.