검색어: seemingly (영어 - 터키어)

so the seemingly impossible is possible.
böylece görünüşe göre imkansız olasıdır

her quest for a medal was seemingly doomed.
kosteliç'in madalya umudu mahvolmuş görünüyordu.

the community has strongly condemned the seemingly random shootings.
toplum, rastgele açılan bir ateş olarak görülen olayı şiddetle kınadı.

according to gao, researchers found "two seemingly contradictory scenarios.
gao'ya göre araştırmacılar, "birbirine karşıt görünen iki senaryo buldular.

and i've shown you the shot where the seemingly impossible is possible.
ve görünüşte imkansız olası olduğu yeri size göstermiştim.

i find my experience from 20 years of africa is that the seemingly impossible is possible.
20 yıllık afrika deneyimim görünüşe göre imkansız olasıdır.

but their observations and measurements were seemingly taken for purposes other than for scientific laws.
fakat bu gözlemlerin ve ölçümlerin bilimsel yasalar yerine bazı amaçlar için yapıldığı görülüyor.

on august 30, pope renewed his attacks, seemingly unaware that longstreet was on the field.
30 ağustos günü general pope, longstreet savaş alanında olduğundan habersiz, onun saldırıları yeniledi.

despite their seemingly irreconcilable positions on independence, however, both sides do have areas of agreement.
fakat her iki taraf da, bağımsızlık konusunda uzlaşmaz görünen tavırlarına rağmen, bazı konularda anlaşıyorlar.

and remember, please remember my main message, which is this: the seemingly impossible is possible.
ve hatırlayın, lütfen ana mesajımı hatırlayın, neydi: görünüşte imkansız olasıdır.

a child approaches the two and, at a certain point during the conversation, basescu seemingly hits the boy hard on the chin.
İkiliye bir çocuk yaklaşıyor ve konuşmanın belli bir noktasında basescu'nun çocuğun çenesine sertçe vurduğu görülüyor.

and for the people who were there running the gang, it was a great way, seemingly, to make a lot of money.
Çeteyi yürütenler açısından görünüşe göre çok fazla para kazanmanın harika bir yoluydu.

seemingly around that time, when livia was six months pregnant, tiberius claudius nero was persuaded or forced by octavian to divorce livia.
görünüşe göre bu sıralarda altı aylık hamile olan livia octavian'ın iknası ya da zorlamasıyla tiberius claudius nero tarafından boşandı.

in his view, the court supported macedonia on all three points despite the third point seemingly being in greece's favour.
başbakana göre mahkeme, üçüncü madde yunanistan'ın lehine görünse de üç noktada da makedonya'yı destekledi.

aliu's comments were seemingly provoked by an interview gruevski gave over the weekend, in which he suggested that the dpa was working on behalf of foreign interests.
aliu'nun yorumları, gruevski'nin hafta sonu verdiği ve dpa'nın yabancı çıkarlarına hizmet ettiğini ileri sürdüğü bir röportaja yanıt olarak gelmiş gibi görünüyor.

"although seemingly minor events, the erfurt union proposal and the punctation of olmütz brought the problems of influence in the german states into sharp focus.
küçük olaylar gibi görünse de, erfurt birliği planı ve olmütz antlaşması, alman devletlerinde etki alanları sorununu odak noktası haline getirdi.

and i'm going to take this blade of steel, and push it down through my body of blood and flesh, and prove to you that the seemingly impossible is possible.
ve bu çelik palasını alacağım, kan ve etten oluşan bedenimde aşağıya doğru ittireceğim, ve görünüşte imkansızın olası olduğunu size ispat edeceğim.

at that time, it was quite unbelievable indeed; a high resolution professional dslr at such a sharp retail price, bringing the seemingly unattainable pro segment within reach for the serious amateur photographer.
o zamanlar böylesine ani fiyat düşüşü sergileyen ve erişilmez gibi görünen profesyonel dslr segmentini ciddi amatör fotoğrafçıların ulaşabileceği bir seviyeye indiren yüksek çözünürlüklü bir profesyonel dijital slr fotoğraf makinesi düşüncesi gerçekten inanılmazdı.

my talk essentially got written by three historic events that happened within days of each other in the last two months -- seemingly unrelated, but as you will see, actually all having to do with the story i want to tell you today.
konuşmamı, son iki ay içinde birbirini takip eden günlerde ve görünüşte birbiriyle ilgisi olmayan üç tarihi olay şekillendirdi. göreceğiniz gibi üçü de bugün anlatacağım hikaye ile ilgili.

and i will now prove to you that the seemingly impossible is possible by taking this piece of steel -- solid steel -- this is the army bayonet from the swedish army, 1850, in the last year we had war.
gülüşmeler ve şimdi size görünüşte imkansızın olası olduğunu ispatlayacağım bu çelik parçasını alarak -- sert çelik -- savaştaki son yılımızda 1850'deki İsveç ordusunun bu süngüsünü