검색어: she shivered at the sight (영어 - 터키어)

she stood astonished at the sight.
görünüşte şaşırmış gibi duruyordu.

she froze at the sight of the bear.
ayıyı gördüğünde dondu.

she felt faint at the sight of blood.
kanı görünce bayılacak gibi hissetti.

he was amazed at the sight.
gördüğünde şaşırmıştı.

i was much frightened at the sight.
ben görünce çok korktum.

he ran at the sight of the policeman.
polisi görünce kaçtı.

at length, when the sight is dazed,
ama göz 'kamaşıp da kaydığı,'

he was surprised at the sight of blood.
o kan görünce şaşırdı.

at the sight of the dog, the cat ran off.
köpeği görür görmez kedi kaçtı.

the patient fainted at the sight of blood.
hasta kanı görünce bayıldı.

but when the sight is dazed
ama göz (güneş gibi ortaya çıkan gerçeğin karşısında) kamaştığı,

he ran away at the sight of a police patrol.
o, bir polis devriyesi görünce kaçtı.

so when the sight becomes dazed,
ama göz 'kamaşıp da kaydığı,'

i can't bear the sight of him.
onu görmeye tahammül edemiyorum.

the sight was splendid beyond description.
görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.

so, when the sight shall be dazed,
ama göz 'kamaşıp da kaydığı,'

the lightening can almost take away the sight.
bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır!

if you had looked at them you would have surely turned away and fled with horror at the sight.
eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.

we did the sights of yokohama.
biz yokohama'nın görülmeye değer yerlerini gezdik.

they are seeing the sights of kyoto.
onlar kyoto'nun manzaralarını seyrediyorlar.