검색어: surprisingly (영어 - 터키어)

tom is surprisingly agile.
tom beklenmedik biçimde çevik.

tom is surprisingly good at french.
tom, fransızcada şaşırtıcı derecede iyi.

surprisingly, he was good at singing.
Şaşırtıcı biçimde, şarkı söylemede iyiydi.

it's actually surprisingly simple.
aslında bu şaşırtıcı derecede basit.

canon powershot a520 - surprisingly versatile
canon powershot a520 - Çok yönlü kamera

surprisingly, the stadium was not even close to full.
Şaşırtıcı şekilde, stadyum doluya yakın bile değildi.

hanako turned out to be a surprisingly nice person.
hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.

surprisingly enough, he turned out to be a thief.
Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

they're surprisingly good at this with very little training.
Şaşırtıcı bir şekilde az bir çalışmayla bu konuda iyiler.

not surprisingly, many in serbia are not happy with the plan.
sırbistan'da pek çok kişinin plandan memnun olmaması hiç de şaşırtıcı değil.

kuwait is surprisingly implicated in openly and actively funding the isis.
kuveyt, şaşırtıcı bir şekilde iŞİd'e açık ve aktif bir şekilde fon sağlamaktaydı.

it's actually surprisingly hard for me to see a fijian feature film.
gerçekten de şaşırtıcı derecede zor olan benim için bir fiji filmini görmektir.

and the orgasm reflex can be triggered by a surprisingly broad range of input.
ekranda: "2. orgazm için üreme organlarına gerek yok." orgazm refleksi de şaşırtıcı çeşitlilikte etken ile tetiklenebilir.

i can tell you that the data on the number of children per woman is surprisingly good in all countries.
ayrıca kadın başına bebek verisinin tüm ülkelerde şaşırtıcı bir şekilde güvenilir olduğunu söyleyebilirim.

and i'd commit to doing it later, and not surprisingly, later never came.
hep daha sonra başlayacağıma dair söz veriyordum. tabii ki, "sonra" asla gelmedi.

the united states has sent the odd warship calling on montenegro but has provided surprisingly little foreign investment.
başta karadağ'a umut veren amerika birleşik devletlerinin yaptığı yabancı yatırım düzeyi, şaşırtıcı derecede düşük kaldı.

but the balances redressed, our shared purposes assume an equal when the design emerged it was surprisingly simple and straightforward.
ancak, aradaki dengeyi iyi kurmalıyız çünkü ortak menfaatlerimiz projemizin tasarımı şaşırtıcı biçimde kolaylıkla ortaya çıktı.

even within the same country, one can encounter surprisingly non-unified techniques and methodologies applied to the same phenomena.
aynı ülke içinde bile, aynı olgunun birbirinden şaşırtıcı derecede farklı teknik ve yöntemlerle ele alındığına tanık olmak mümkün.

maybe not surprisingly, in the deep ocean, where it's mostly blue, the photoreceptors tend to see blue light.
belki de şaşırtıcı olmayarak, çoğunlukla mavi olan okyanusun derinliklerinde foto-reseptörler mavi ışığı algılamaya duyarlıdır.

using three ipods like magical props, marco tempest spins a clever, surprisingly heartfelt meditation on truth and lies, art and emotion.
Üç tane ipod'u sihir malzemesi olarak kullanan marco tempest, gerçekler ve yalanlar, sanat ve duygular üzerine zekice, kalpten gelen derin düşüncelerini sunuyor.