검색어: worn (영어 - 터키어)

worn
aşınma

worn out
aşınma

worn cas iron
aşınmış kaplama demir

travailing, worn.
durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,

tom was worn out.
tom yıpranmıştı.

i'm worn out.
Çok yorgunum.

tom was all worn out.
tom tamamen bitkindi.

i'm all worn out.
tamamıyla yorgun düştüm.

his clothes are worn out.
onun elbiseleri yıpranmış.

be toiling and worn-out;
durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,

i have worn out my shoes.
ayakkabılarımı eskittim.

i should've worn a hat.
bir şapka takmalıydım.

he was worn out when he got home.
o, eve vardığında yorgundu.

i am worn out from working all day.
bütün gün çalışmaktan yoruldum.

he was worn out after hours of work.
saatler süren çalışmadan sonra yoruldu.

tom worked all day and was completely worn out.
tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.

were we then worn out by the first creation?
biz ilk yaratmada acizlik mi gösterdik?

boots are worn when jumping over the jumping bank.
atlama bankosunun üzerinden atlarken botlar giyilir.

the bonnet is worn so that it is in the overalls.
başlık tulumun içinde kalacak şekilde takılır.

his wife is worn out after looking after the children.
karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.