검색어: coperchio (이탈리아어 - 터키어)

coperchio
kapak

coperchio aperto
kapak açık

il coperchio del portatile è chiuso, %1 in corso
dizüstü bilgisayarın kapağı kapatıldı, askıya alınıyor.

porrai il coperchio sull'arca della testimonianza nel santo dei santi
bağışlanma kapağını en kutsal yerde bulunan levha sandığının üzerine koy.

l'arca e le sue stanghe, il coperchio e il velo che lo nasconde
sandığı ve sırıklarını, bağışlanma kapağını, bölme perdesini,

fece due cherubini d'oro: li fece lavorati a martello sulle due estremità del coperchio
kapağın iki kenarına dövme altından birer keruv yaptı.

farai due cherubini d'oro: li farai lavorati a martello sulle due estremità del coperchio
kapağın iki kenarına dövme altından birer keruv yap.

porrai il coperchio sulla parte superiore dell'arca e collocherai nell'arca la testimonianza che io ti darò
kapağı sandığın üzerine, sana vereceğim taş levhaları ise sandığın içine koy.

fece il coperchio d'oro puro: aveva due cubiti e mezzo di lunghezza e un cubito e mezzo di larghezza
bağışlanma kapağını saf altından yaptı. boyu iki buçuk, eni bir buçuk arşındı.

fà un cherubino ad una estremità e un cherubino all'altra estremità. farete i cherubini tutti di un pezzo con il coperchio alle sue due estremità
keruvlardan birini bir kenara, öbürünü öteki kenara, kapakla tek parça halinde yap.

farai il coperchio, o propiziatorio, d'oro puro; avrà due cubiti e mezzo di lunghezza e un cubito e mezzo di larghezza
‹‹saf altından bir bağışlanma kapağı yap. boyu iki buçuk, eni bir buçuk arşın olacak.

metterà l'incenso sul fuoco davanti al signore, perché la nube dell'incenso copra il coperchio che è sull'arca e così non muoia
orada, rabbin huzurunda buhuru korların üzerine koyacak; buhurun dumanı levha sandığının üzerindeki bağışlanma kapağını kaplayacak. Öyle ki, harun ölmesin.

il sacerdote ioiada prese una cassa, vi fece un buco nel coperchio e la pose a lato dell'altare, a destra di chi entra nel tempio. i sacerdoti custodi della soglia depositavano ivi tutto il denaro portato al tempio
sandıkta çok para biriktiğini görünce kralın yazmanıyla başkâhin rabbin tapınağına getirilen paraları sayıp torbalara koyarlardı.

i cherubini avevano le due ali stese di sopra, proteggendo con le ali il coperchio; erano rivolti l'uno verso l'altro e le facce dei cherubini erano rivolte verso il coperchio
keruvlar yukarı doğru açık kanatlarıyla kapağı örtüyor, yüzleri birbirine dönük kapağa bakıyorlardı.

un disidratatore è un' apparecchiatura di laboratorio, spesso realizzata in vetro, che serve ad asciugare un campione, cioè rimuoverne l' acqua o altro liquido. \t\t\tsi tratta di un contenitore di vetro con un coperchio che può essere chiuso ermeticamente. nella parte inferiore è presente una sostanza disidratante come gel di silice, cloruro di calcio, anidride fosforica o acido solforico. il campione da disidratare viene posto su un setto diafano di plastica o ceramica sopra l' agente disidratante. \t\t\tla sostanza disidratante è igroscopica, cioè deumidifica l' ambiente circostante assorbendo il vapore acqueo; l' atmosfera seccata assorbe quindi a sua volta l' acqua dal campione.
su çekici, genellikle camdan yapılmış ve suyunu veya sıvısını bir maddeden çekmek suretiyle o maddeyi kurutan bir laboratuar cihazı parçasıdır.\ t\ t\ tprensipte, düzlemsel bir öğütmeye sahip bir kapak içeren bir cam kâse olduğundan bu kâse hava geçirmez. su çekicinin alt kısmı sıklıkla kalsiyum klorür, silika jel, fosforik anhidrit veya sülfürik asit gibi bir kurutma aracı ile doldurulur. kurutulacak örnek, kurutma aracının üzerindeki plastik veya seramikten oluşan bir kartuş üzerine yerleştirilir.\ t\ t\ tsu çekici higroskopik özellik gösterir, yani su buharını soğurarak çevrenin nemini azaltır. kuru atmosfer, kurutulacak örnekten suyu alır.