검색어: gidecek (터키어 - 스페인어)

o da gidecek.
Él también irá.

gidecek misin?
¿tú irás?

sürgüne gidecek onlar.
se han doblegado y se han postrado juntos; no pudieron rescatar la carga y ellos mismos han ido en cautividad

sinemaya gidecek misin?
¿vas a ir al cine?

tren londra'ya gidecek.
el tren tiene como destino londres.

tom'la gidecek misin?
¿vas a ir con tom?

gelecek ay paris'e gidecek.
irá a parís el mes que viene.

su üstündeki çubuk gibi akıp gidecek.
el rey de samaria perecerá como la espuma sobre la superficie de las aguas

tom gelecek ay boston'a gidecek.
tom irá a boston el mes que viene.

akılsızlar kaygısızlıklarının içinde yok olup gidecek.
porque su descarrío matará a los ingenuos, y su dejadez echará a perder a los necios

sınıfımız gelecek hafta bir pikniğe gidecek.
nuestra clase hará un picnic la semana que viene.

burada mı kalacaksın yoksa gidecek misin?
¿te quedas aquí o te vas?

kız kardeşim gelecek sene tokyo'ya gidecek.
mi hermana irá a tokio el año que viene.

ama geçip gidecek, (elimizden kurtulacak) değillerdi.
pero no consiguieron escapar.

dikkat edin, zalimler, sürüp gidecek bir azabın içindedir."
¿no tendrán los impíos un castigo permanente?

gelip mısırı bozguna uğratacak. Ölüm için ayrılanlar ölüme, sürgün için ayrılanlar sürgüne, kılıç için ayrılanlar kılıca gidecek.
vendrá y golpeará la tierra de egipto: los que a muerte, a muerte; los que a cautividad, a cautividad; los que a espada, a espada

bu sene barselona'ya gideceğim.
este año iré a barcelona.