검색어: alımlı (터키어 - 슬로바키아어)

alımlı biri.
atraktívna.

zeki, alımlı.
múdra, nádherná.

alımlı bir kız.
tá je ale okúzľujúca.

güzel, alımlı.
dlhe nohy, jemne pehy.

- alımlı delikanlılar.
- sú to nádherní chlapi.

Çok alımlı bulmuştum.
myslela som na jej pôvab.

- ve alımlı babasını.
- a jej zaujímavému otcovi.

- bizler alımlı değiliz!
- ale, my nie sme vôbec zaujímaví!

bu gece pek alımlı görünüyorsun.
dnes vyzeráš očarujúco.

sadece alımlı görünmek istiyordu.
ona len pre glamour.

bu alımlı genç marmoset de kim?
kto je ten príťažlivý kosmáč?

- alımlı olan sen değil miydin?
nie ste šarmantný človek?

- bu diğerinden daha alımlı. - kesinlikle.
tam je bod kde si zavolaj kamarátov.

hayır. fbi ajanı için fazla alımlı.
má príliš pekné šaty, aby bola z fbi.

gecenin kızları en alımlı giysilerini giymiş.
dcéry noci si obliekajú svoj najlepší závoj.

bir agnostik olarak... alımlı gülüşümü getireceğim.
ako agnostik si prinesiem svoj víťazný úsmev.

mükemmel biri olabilirdi. alımlı, çekici ve zeki.
mohla byť skvelá, očarujúca, magnetická a brilantná.

elbisesi çok alımlı fakat ojesiz kısa tırnakları var.
jej outfit je efektný, ale má krátke nechty bez laku.

alımlı, genç bir hanımı ziyaret etme cüretinde bulundum.
dovolil som si ohlásiť sa k najatraktívnejšej dáme.

kulüpler şehir merkezlerindedir ve içinde alımlı insanlar olur.
kluby sú pre atraktívnych ľudí v zaľudnených mestách.