검색어: yaşadığımızı (터키어 - 에스토니아어)

tanrıda yaşadığımızı ve onun bizde yaşadığını bize kendi ruhundan vermiş olmasından anlıyoruz.
sellest, et ta meile on andnud osa oma vaimust, me tunneme, et me jääme temasse ja tema meisse.

Çeşitli küresel gözlem ve yerinde ölçüm programlarından elde edilen veriler, ipcc 2007 raporundaki birçok kötümser tahminin dışında koşullar yaşadığımızı da gösterdi.
mitmesuguste globaalsete vaatlusprogrammide ja kohapealsete mõõtmisprogrammide andmed näitavad samuti, et elame tingimustes, mis ületavad valitsustevahelise kliimamuutuste komisjoni 2007. aasta aruande kõige pessimistlikumaid oletusi.

Çünkü yaydığımız müjde size yalnız sözle değil, kudretle, kutsal ruhla ve büyük güvenle ulaştı. nitekim aranızdayken sizin yararınıza nasıl yaşadığımızı bilirsiniz.
sest meie evangeelium ei tulnud teie juurde mitte ainult sõnaga, vaid ka väega ning püha vaimuga ja väga kindla veendumusega, nagu te ju isegi teate, missugused me olime teie seas teie pärast.

Çiftçilik ve turizm, enerji üretimi ve halk sağlığı gibi görünürde bağlantısız olan faaliyetlerin birlikte ele alınması gerekmektedir.nihayetinde, uyum sağlama şimdi ve gelecekte nerede ve nasıl yaşadığımızı düşünmek anlamına gelmektedir.
pealtnäha seoseta tegevusi, nagu põllumajandust ja turismi, energia tootmist ja rahvatervist peab vaatlema koos.kohanemine tähendab lõppude-lõpuks järelemõtlemist selle üle, kus ja kuidas me elame praegu ja tulevikus.

barış tekin, İstanbul’un tarihi bir ilçesi olan beşiktaş’ta, karısı ve kızıyla birlikte yaşadığı dairesinde ‘suyumuz ayda bir veya iki kez, bazen daha da sık kesiliyor’ diyor.
„meie vesi keeratakse kinni korra või paar korda kuus, vahel isegi sagedamini,” ütleb barış tekin oma korteris beşiktaşes, istanbuli ajaloolises linnaosas, kus ta elab koos oma naise ja tütrega.