검색어: beklemediği (터키어 - 영어)

beklemediği için tom'u suçlayamam.
i can't blame tom for not waiting.

ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır.
and he provides for him from (sources) he never could imagine.

ve beklemediği yerden ona rızık verir.
and he provides for him from (sources) he never could imagine.

ağustos ayındaki oyunlar çoğu kişinin beklemediği derecede muazzam bir başarıydı.
the games in august were not only a tremendous success, but one that many did not expect.

ancak hükümet bir diğer muhalefet partisi olan liberallerden beklemediği bir destek gördü.
however, the government gained unexpected support from another opposition party, the liberals.

ve ona beklemediği yerden rızık verir. kim allah'a güvenirse o, ona yeter.
and god will provide for him from an unexpected source; god suffices for anyone who puts his trust in him.

ab'li diplomatlar, eyaletin Şubat sonu veya mart başından önce bağımsızlık ilan etmesini beklemediklerini söylediler.
eu diplomats said they did not expect the province to proclaim independence before late february or early march.