검색어: bulaşık (터키어 - 영어)

bulaşık makinesi
dishwasher

wiggi bulaşık m
hopper2

benim işim bulaşık yıkamaktır.
my job is to wash dishes.

o, bulaşık masasını temizleyecek.
she will clear the table of the dishes.

bebek uyuyorken bulaşık yıkadım.
i did the washing while the baby was sleeping.

o, o zaman bulaşık yıkıyordu.
she was doing the washing then.

*tencerenizi bulaşık makinesinde yıkayabilirsiniz.
*you can wash your pressure cooker in dishwasher.

tom öğle yemeğinden önce bulaşık yıkadı.
tom did the laundry before lunch.

bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin?
can you help me with the washing up?

bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
could you explain how the dishwasher works?

*kapağı su altında bulaşık deterjanı ile yıkayınız.
*wash the cover with dishwashing liquid water under the water.

tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.
tom rinsed off the plates and put them into the dishwasher.

bulaşık makinesini çalıştıramazsınız, televizyon seyredemezsiniz, temizlik yapamazsınız, hiçbir şey yapamazsınız!"
"you can't run the washing, watch the tv, you can't clean, you are nothing!"

annem için bazen bulaşıkları yıkarım.
i sometimes do the dishes for my mother.