검색어: hiçbir şey değil (터키어 - 영어)

hiçbir şey değildi.
it was nothing.

o yalnızca içsel gerekliliğin olduğu kavramsal bir sistemdir, aksi hiçbir şey değil.
rather, it is a conceptual system possessing internal necessity that can only be so and by no means otherwise.

onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığınız (boş) isimlerdir.
these are nothing but names which you yourselves have devised, you and your forefathers.

bu çalışma hiçbir şey değil ancak objektifin odak uzaklığı yalnızca öbür tarafta ne olduğunu gösterir.
so this work is nothing but like -- because of the focal length of the lens, it just shows what is on the other side.

peki, parçacık fizikçileri hırslı olmazsalar hiçbir şey değiller.
well, particle physicists are nothing if not ambitious.

daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.
certainly i created you before when you were nothing.’

nitekim bundan önce seni yarattım. halbuki sen hiçbir şey değildin."
certainly i created you before when you were nothing.’

İnsan hiç mi düşünmez ki o hiçbir şey değilken daha önce biz yarattık onu.
but does not man call to mind that we created him before out of nothing?

hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
but does man not remember that we created him when he was nothing before?

o insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı?
but does man not remember that we created him when he was nothing before?

siz, tevrat'ı, İncil'i ve rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz."
ye have naught (of guidance) till ye observe the torah and the gospel and that which was revealed unto you from your lord.