검색어: saldırıp (터키어 - 일본어)

İki kişi saldırıp çekildiler.
二人一組で、統制が取れて 動きも素早かった

maske takmışlardı ve bana saldırıp dövdüler.
彼らはマスクをして 攻撃して殴って

zararsız bir adama saldırıp beni rezil etti.
こいつ ただの男性客を襲って 私に恥かかせたのよ

travis babasına saldırıp direksiyonun kontrolünü almış.
車に乗り

ama teröristler gibi saldırıp onları kızdırırsak, bizi keserler.
しかし、我々はテロリストをオンにすると、 人間は私たちすべてを殺すでしょう。

- eve saldırıp, güvenlik sistemini atlatmış ve bunu planlamış.
家に侵入した男は 警備システムを避け 計画を立ててた

duvarı geçip geliyorlar ve saldırıp çalıyor, tecavüz ediyorlar.
でも野人が壁を超えて略奪に来る 物を盗み女をさらう

ben... kulağa nasıl geldiğini biliyorum ama bir adam bana saldırıp yok oldu.
私は・・・ おかしな事を言っているのは分ってる、 けど、誰かが私を攻撃し、次の瞬間 彼は姿を消したの。

bu kaynak kodla birlikte ikimiz samaritan'a saldırıp onu öldürebiliriz.
一緒に このソースコードで あなたと私で サマリア人を攻撃できる... そして 殺せる

bana saldırıp, soyduktan bir de üzerine o köpekleri polise saldırttıktan sonra mı?
私を襲って 犬で警察も殺しといて

takımıma saldırıp, o sırada tutuklu bir şüpheliyi kaçıran adamla aynı kişi olduğunu düşünmekteyiz.
我々を襲撃し 護送中の容疑者を 攫った奴と同じかも

eşkıyanın biri mücevherleri taşıyan kervana rangun'un kuzeyindeki bir ormanda saldırıp yağmaladı.
ところがラングーン(ﾔﾝｺﾞﾝ)の森で 部族が賊に襲撃され

adamlarını gruplara ayırdı, gece saldırıp onları bozguna uğratarak Şamın kuzeyindeki hovaya kadar kovaladı.
そのしもべたちを分けて、夜かれらを攻め、これを撃ってダマスコの北、ホバまで彼らを追った。

bu mantar marangoz karıncalara saldırıp ağaca tırmanmalarına yol açar ve içlerini dışlarına çıkartarak mantar sporlarını açığa çıkarır.
"感染した大工アリは 木に登り" "お腹を破裂させて 菌類胞子を拡散する"

asur kralı ahazın isteğini olumlu karşıladı, saldırıp Şamı ele geçirdi. kent halkını kîre sürüp resini öldürdü.
アッスリヤの王は彼の願いを聞きいれた。すなわちアッスリヤの王はダマスコに攻め上って、これを取り、その民をキルに捕え移し、またレヂンを殺した。

tıpkı bana benzeyen siyahi bir adam saldırıp bu döküntü minibüsün içine tıktı bizi. - Çıkın dışarı!
俺そっくりの黒人に 車に押し込まれた

eğer bir adam komşusuna düzen kurar, kasıtlı olarak saldırıp onu öldürürse, sunağıma bile kaçmış olsa, onu çıkarıp öldüreceksiniz.
しかし人がもし、ことさらにその隣人を欺いて殺す時は、その者をわたしの祭壇からでも、捕えて行って殺さなければならない。

yıl sonunda aram ordusu yoaşa saldırıp yahuda ve yeruşalime girdi. halkın bütün önderlerini öldürdüler. yağmaladıkları malların hepsini Şam kralına gönderdiler.
年の終りになって、スリヤの軍勢はヨアシにむかって攻め上り、ユダとエルサレムに来て、民のつかさたちをことごとく民のうちから滅ぼし、そのぶんどり物を皆ダマスコの王に送った。

ama moavlılar İsrail ordugahına vardıklarında, İsrailliler saldırıp onları püskürttü. moavlılar kaçmaya başladı. İsrailliler peşlerine düşüp onları öldürdüler.
しかしモアブびとがイスラエルの陣営に行くと、イスラエルびとは立ちあがってモアブびとを撃ったので、彼らはイスラエルの前から逃げ去った。イスラエルびとは進んで、モアブびとを撃ち、その国にはいって、

‹‹ama siz durmayın, düşmanı kovalayın; arkadan saldırıp kentlere ulaşmalarına engel olun. tanrınız rab onları elinize teslim etmiştir.››
ただし、あなたがたは、そこにとどまらないで、敵のあとを追い、そのしんがりを撃ち、彼らをその町にはいらせてはならない。あなたがたの神、主が彼らをあなたがたの手に渡されたからである」。