검색어: düşkün (터키어 - 체코어)

"düşkün kimseyi doyurmuyorduk."
ani mezi nuzné krmícími,

eşlerine düşkün ve yaşıt.
láskyplnými, věku stejného

ete düşkün oburlarla arkadaşlık etme.
nebývej mezi pijány vína, ani mezi žráči masa.

asla unutma düşkün kullarının yaşamını.
nevydávejž té zběři duše hrdličky své,na stádce chudých svých nezapomínej se na věky.

daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı.
a zajisté mnil, že (k bohu) se (nikdy) nevrátí.

Şiddete çok düşkün bedbahttan başkası girmez ona.
v němž bude péci se jen ten nejbídnější:

beni malca, evlatça senden düşkün gördün ama.
a vidíš-li mne majetkem a dětmi chudšího,

Şaraba ve zeytinyağına düşkün kişi de zengin olmaz.
muž milující veselost nuzníkem bývá, a kdož miluje víno a masti, nezbohatne.

diyen o rahatına düşkün aymazları cezalandıracağım. gibi››.
i stane se v ten čas, že přehledávati budu jeruzalém s lucernami, a navštívím muže, kteříž ulnuli v kvasnicích svých, kteříž říkají v srdci svém: nečiniť dobře hospodin, aniž zle činí.

onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.
nepokládá jej za výmysl nikdo kromě všech protivníků hříšných,

onlar yalan ve iftiraya, günaha düşkün kimselere inerler.
sestupují na všechny pomlouvače hříšné

o, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.
a vůči věřícím je shovívavý, slitovný.

gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün olan herkesin vay haline.
běda každému (velkému) lháři hříšnému,

onlar, 'gerçeği ters yüz eden,' günaha düşkün olan her yalancıya inerler.
sestupují na všechny pomlouvače hříšné

düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.
rozsívá se nesličné, vstane slavné; rozsívá se nemocné, vstane mocné;

"bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
"jen aby nám sem dnes žádný nuzák nepřišel!"

sonra güç kuvvet kazanıncaya kadar sizi büyütürüz. İçinizden kimi henüz çocukken öldürülür, kimi de hayatın en düşkün biçimine götürülür.
a některý z vás je povolán k pánu dříve a některý z vás je vržen do věku sešlosti, takže neví nic z toho, co dříve již věděl.

gözleri düşkün düşkün (zillet ve dehşet içinde) kabirlerden çıkarlar; tıpkı yayılan çekirgeler gibidirler.
se sklopeními zraky vystoupí z hrobů svých jak kobylky rozptýlené,

biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.
(děvy) ony stvořili jsme soustavou (zvláštní)

hakikaten biz bu kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır.
a věru jsme předložili lidem v koránu tomto všemožné druhy příkladů, však člověk rád se o většině věcí pře.