검색어: söyleyeceğim (터키어 - 프랑스어)

ben de bildiğimi söyleyeceğim.
a mon tour, je veux répondre aussi, je veux dire aussi ce que je pense.

söyleyeceğim her şeye kulak ver.
maintenant donc, job, écoute mes discours, prête l`oreille à toutes mes paroles!

ben onun hakkında bir şey söyleyeceğim.
je dirai quelque chose à ce propos.

söyleyeceğim her şeyi bilirsin, ya rab.
car la parole n`est pas sur ma langue, que déjà, ô Éternel! tu la connais entièrement.

var oldukça tanrıma ilahiler söyleyeceğim.
je louerai l`Éternel tant que je vivrai, je célébrerai mon dieu tant que j`existerai.

son soluğumu verene dek suçsuz olduğumu söyleyeceğim.
loin de moi la pensée de vous donner raison! jusqu`à mon dernier soupir je défendrai mon innocence;

yalnız şimdi sana ve halka söyleyeceğim şu sözü dinle:
seulement écoute cette parole que je prononce à tes oreilles et aux oreilles de tout le peuple:

pavlensky'nin yeni eylemi üzerine ben de birkaç şey söyleyeceğim.
je vais aussi dire quelques mots de la nouvelle action de pavlenski.

rab İshaka görünerek, ‹‹mısıra gitme›› dedi, ‹‹sana söyleyeceğim ülkeye yerleş.
l`Éternel lui apparut, et dit: ne descends pas en Égypte, demeure dans le pays que je te dirai.

Öyleyse ne yapmalıyım? ruhumla da zihnimle de dua edeceğim. ruhumla da zihnimle de ilahi söyleyeceğim.
que faire donc? je prierai par l`esprit, mais je prierai aussi avec l`intelligence; je chanterai par l`esprit, mais je chanterai aussi avec l`intelligence.

mikaya, ‹‹yaşayan rabbin hakkı için, tanrım ne derse onu söyleyeceğim›› diye karşılık verdi.
michée répondit: l`Éternel est vivant! j`annoncerai ce que dira mon dieu.

bana, ‹‹daha sonra tanrının öfkesi sona erdiğinde neler olacağını sana söyleyeceğim›› dedi, ‹‹Çünkü görüm sonun belirlenen zamanıyla ilgilidir.
puis il me dit: je vais t`apprendre, ce qui arrivera au terme de la colère, car il y a un temps marqué pour la fin.

rab şöyle dedi: ‹‹söyleyeceğim her şeyi yahuda kentlerinde, yeruşalim sokaklarında duyur: ‹bu antlaşmanın koşullarını dinleyin, onlara uyun.
l`Éternel me dit: publie toutes ces paroles dans les villes de juda et dans les rues de jérusalem, en disant: Écoutez les paroles de cette alliance, et mettez-les en pratique!

hatta bu özelliğin, kaydedilecek veya basılacak bir fotoğraf ile silip çöp kutusuna atılacak bir fotoğraf arasındaki kaliteyi belirleyen bir derecede olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmek bile olanaklı.
c'est lui qui, bien souvent va sauver vos photos de la corbeille !