검색어: aegypto (라틴어 - 터키어)

adducebantur autem ei equi de aegypto cunctisque regionibu
süleymanın atları mısırdan ve bütün öbür ülkelerden getirilirdi.

cum auditum fuerit in aegypto dolebunt cum audierint de tyr
yüreği burkulacak insanların.

deus eduxit eum de aegypto cuius fortitudo similis est rinoceroti
onun yaban öküzü gibi gücü var.

et timebunt et confundentur ab aethiopia spe sua et ab aegypto gloria su
kûşa bel bağlayan, mısırla övünen halk hüsrana uğrayacak, utanç içinde kalacak.

alleluia in exitu israhel de aegypto domus iacob de populo barbar
rabbin adına övgüler sunun!

quidam enim audientes exacerbaverunt sed non universi qui profecti sunt ab aegypto per mose
onun sesini işitip başkaldıran kimlerdi? musa önderliğinde mısırdan çıkanların hepsi değil mi?

cum audisset autem iacob esse frumentum in aegypto misit patres nostros primu
mısırda tahıl bulunduğunu duyan yakup, atalarımızı oraya ilk yolculuklarına gönderdi.

audiens autem iacob quod alimenta venderentur in aegypto dixit filiis suis quare neglegiti
yakup mısırda buğday olduğunu öğrenince, oğullarına, ‹‹neden birbirinize bakıp duruyorsunuz?›› dedi,

dices ei servi eramus pharaonis in aegypto et eduxit nos dominus de aegypto in manu fort
onlara şöyle diyeceksiniz: ‹mısırda firavunun köleleriydik. rab bizi güçlü eliyle oradan çıkardı.

adducebantur autem ei et equi de aegypto et de coa a negotiatoribus regis qui ibant et coemebant preti
süleymanın atları mısır ve keveden getirilirdi. kralın tüccarları atları keveden satın alırdı.

audivi quod triticum venundetur in aegypto descendite et emite nobis necessaria ut possimus vivere et non consumamur inopi
‹‹mısırda buğday olduğunu duydum. gidin, satın alın ki, yaşayalım, yoksa öleceğiz.››

et fornicatae sunt in aegypto in adulescentia sua fornicatae sunt ibi subacta sunt ubera earum et fractae sunt mammae pubertatis earu
gençliklerinde mısırda fahişelik ettiler. memeleri orada okşandı, erdenliklerini orada yitirdiler.

at hieroboam filius nabath cum adhuc esset in aegypto profugus a facie regis salomonis audita morte eius reversus est de aegypt
kral süleymandan kaçıp mısıra yerleşen nevat oğlu yarovam bunu duyunca mısırda kalmaya karar verdi.

adnuntiate aegypto et auditum facite magdolo et resonet in memphis et in tafnis dicite sta et praepara te quia devoravit gladius ea quae per circuitum tuum sun
Çünkü çevrendekileri yiyip bitiriyor kılıç!›

dicetis eis victima transitus domini est quando transivit super domos filiorum israhel in aegypto percutiens aegyptios et domos nostras liberans incurvatusque populus adoravi
‹bu rabbin fısıh kurbanıdır› diyeceksiniz, ‹Çünkü rab mısırlıları öldürürken evlerimizin üzerinden geçerek bizi bağışladı.› ›› İsrailliler eğilip tapındılar.

non comedes in eo panem fermentatum septem diebus comedes absque fermento adflictionis panem quoniam in pavore egressus es de aegypto ut memineris diei egressionis tuae de aegypto omnibus diebus vitae tua
kurban etiyle birlikte mayalı ekmek yemeyeceksiniz. yedi gün mayasız ekmek -sıkıntıda yenilen ekmek- yiyeceksiniz. siz mısırdan aceleyle çıktınız. Öyle ki, yaşadığınız sürece mısırdan çıktığınız günü anımsayasınız.

a die qua eduxi populum meum israhel de aegypto non elegi civitatem de universis tribubus israhel ut aedificaretur domus et esset nomen meum ibi sed elegi david ut esset super populum meum israhe
‹halkım İsraili mısırdan çıkardığım günden bu yana, içinde bulunacağım bir tapınak yaptırmak için İsrail oymaklarına ait kentlerden hiçbirini seçmedim. ancak halkım İsraili yönetmesi için davutu seçtim.› benzer ifadeler 8:29,44; 9:3; 11:36da da geçer.