검색어: faciebat (라틴어 - 터키어)

virtutesque non quaslibet deus faciebat per manus paul
tanrı, pavlusun eliyle olağanüstü mucizeler yaratıyordu.

propterea persequebantur iudaei iesum quia haec faciebat in sabbat
Şabat günü böyle şeyler yaptığı için İsaya zulmetmeye başladılar.

et cum ascendisset turba coepit rogare sicut semper faciebat illi
halk, pilatusa gelip her zamanki gibi kendileri için birini salıvermesini istedi.

aspiciebam et ecce cornu illud faciebat bellum adversus sanctos et praevalebat ei
ben baktığım sırada bu boynuz kutsallarla savaşıyor ve onları yeniyordu.

et sequebatur eum multitudo magna quia videbant signa quae faciebat super his qui infirmabantu
ardından büyük bir kalabalık gidiyordu. Çünkü hastalar üzerinde yaptığı mucizeleri görmüşlerdi.

stephanus autem plenus gratia et fortitudine faciebat prodigia et signa magna in popul
tanrının lütfuyla ve kudretle dolu olan İstefanos, halk arasında büyük belirtiler ve harikalar yapıyordu.

aedificantium in muro et portantium onera et inponentium una manu sua faciebat opus et altera tenebat gladiu
duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu.

et regnavit david super omnem israhel faciebat quoque david iudicium et iustitiam omni populo su
bütün İsrailde krallık yapan davut halkına doğruluk ve adalet sağladı.

et egressus die altero conspexit duos hebraeos rixantes dixitque ei qui faciebat iniuriam quare percutis proximum tuu
ertesi gün gittiğinde, iki İbraninin kavga ettiğini gördü. haksız olana, ‹‹niçin kardeşini dövüyorsun?›› diye sordu.

interrogavit sapientes qui ex more regio semper ei aderant et illorum faciebat cuncta consilio scientium leges ac iura maioru
kral yasaları bilen bilge kişilerle görüştü. Çünkü kralın, yasaları ve adaleti bilen kişilere danışması gelenektendi.

et dissipatum est vas quod ipse faciebat e luto manibus suis conversusque fecit illud vas alterum sicut placuerat in oculis eius ut facere
yaptığı balçıktan kap elinde bozulunca çömlekçi balçığa istediği biçimi vererek başka bir kap yaptı.

et potestatem prioris bestiae omnem faciebat in conspectu eius et facit terram et inhabitantes in eam adorare bestiam primam cuius curata est plaga morti
İlk canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşen ilk canavara tapmaya zorluyordu.

et perfecit omne opus quod faciebat salomon in domo domini et intulit quae sanctificaverat david pater suus argentum et aurum et vasa reposuitque in thesauris domus domin
rab'bin tapınağı'nın yapımı tamamlanınca kral süleyman, babası davut'un adadığı altın, gümüş ve öbür eşyaları getirip tapınağın hazine odalarına yerleştirdi.

exsurgens autem petrus venit cum illis et cum advenisset duxerunt illum in cenaculum et circumsteterunt illum omnes viduae flentes et ostendentes tunicas et vestes quas faciebat illis dorca
petrus kalkıp onlarla birlikte gitti. eve varınca onu üst kattaki odaya çıkardılar. bütün dul kadınlar ağlayarak petrusun çevresinde toplandılar. ona, ceylanın kendileriyle birlikteyken diktiği entarilerle üstlükleri gösterdiler.

cumque in orbem transissent dies convivii mittebat ad eos iob et sanctificabat illos consurgensque diluculo offerebat holocausta per singulos dicebat enim ne forte peccaverint filii mei et benedixerint deo in cordibus suis sic faciebat iob cunctis diebu
bu şölen dönemi bitince eyüp onları çağırtıp kutsardı. sabah erkenden kalkar, ‹‹Çocuklarım günah işlemiş, içlerinden tanrıya sövmüş olabilirler›› diyerek her biri için yakmalık sunu sunardı. eyüp hep böyle yapardı.

nunc igitur omnes prophetas baal et universos servos eius et cunctos sacerdotes ipsius vocate ad me nullus sit qui non veniat sacrificium enim grande est mihi baal quicumque defuerit non vivet porro hieu faciebat hoc insidiose ut disperderet cultores baa
‹‹baalın bütün peygamberlerini, kâhinlerini, ona tapan herkesi çağırın. hiçbiri gelmemezlik etmesin. Çünkü baala büyük bir kurban sunacağım. kim gelmezse öldürülecek.›› gerçekte yehu baala tapanları yok etmek için bir düzen kurmaktaydı.