검색어: herencia (스페인어 - 터키어)

herencia
miras

profundidad de herencia
kapsama derinliği:

profundidad máxima de herencia:
en yüksek kapsama derinliği:

sino que devoráis vorazmente la herencia y
haram helal demeden mirası yiyorsunuz.

así fue y se lo dimos en herencia a otro pueblo.
bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.

el líbano celebra su herencia armenia en conmemoración del genocidio armenio
ermeni soykırımı anısına lübnan zengin ermeni mirasını kutluyor

así fue, y se lo dimos en herencia a los hijos de israel.
ama biz firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

la tierra es de alá y se la da en herencia a quien Él quiere de sus siervos.
gerçek şu ki, arz allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar.

dimos la dirección a moisés y dimos en herencia la escritura a los hijos de israel,
and olsun ki biz musa'ya doğruluk rehberi verdik. İsrailoğullarını da, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan kitap'a, tevrat'a varis kıldık.

luego, hemos dado en herencia la escritura a aquéllos de nuestros siervos que hemos elegido.
sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık.

le dijo uno de la multitud: --maestro, dile a mi hermano que reparta conmigo la herencia
kalabalığın içinden biri İsaya, ‹‹Öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın›› dedi.

os ha dado en herencia su tierra, sus casas, sus bienes y un territorio que nunca habíais pisado.
(allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı).

y dimos en herencia al pueblo que había sido humillado las tierras orientales y las occidentales, que nosotros hemos bendecido.
hor görülen yahudileri, bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.

y dirán: «¡alabado sea alá, que nos ha cumplido su promesa y nos ha dado la tierra en herencia.
onlar da şöyle derler: "hamt olsun o allah' a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı.