검색어: cottage (영어 - 터키어)

cottage
kır evi

cottage hospital
sağlık ocağı

his cottage is on the coast.
onun kulübesi kıyıda.

i saw a cottage in the distance.
uzakta bir kulübe gördük.

there is a cottage beyond the bridge.
köprünün ötesinde bir kır evi var.

this cottage reminds me of the one i was born in.
bu ev bana doğduğum evi hatırlatıyor.

they're our cottage industries. they are vulnerable, single people.
onlar, ev imalathaneleri oluyorlar, narin, tek başına insanlar.

alfio replies that he had seen turiddu early that morning near his cottage.
alfio ise karşılık olarak daha bu sabah erkenden turiddu'yu evi yakınlarında gördüğünü açıklar.

he then followed holmes to indianapolis, where holmes had rented a cottage.
detektif daha sonra holmes'in küçük bir kulübe kiraladığı indianapolis'e gider.

craven cottage is the name of a football stadium located in fulham, london.
craven cottage İngiliz takımlarından premier league'de oynayan fulham'ın stadyumu.

however, she had to stay in a hidden cottage in the woods so that jupiter would not find her.
fakat lara ormandaki gizli bir klübede saklanmak zorunda kaldı böylelikle jüpiter onu bulamayacaktı.

you can almost hear the drums throbbing back in that little cottage where we stay when we're there.
küçük kulübemizde kaldığımız süre boyunca içeriden gelen davul seslerini her daim duyabilirsiniz.

at the time of the exhibition, daumier was blind and living in a cottage at valmondois, which corot placed at his disposal.
o dönemde daumier artık kör olmuştu ve, jean-baptiste-camille corot'un kendisine tahsis ettiği valmondois'teki bir kır evinde yaşamaktaydı.

in 1835, irving purchased a "neglected cottage" and its surrounding riverfront property in tarrytown, new york.
irving 1835'de tarrytown, new york'taki bakımsız bir kulübeyi ve onun nehir kenarındaki arazisini satın aldı.

whilst their home was in helsinki, the family spent many of their summers in a rented cottage on an island near porvoo, 50 km east of helsinki.
daha sonra helsinki'de atölyesi oldu ama daha çok porvoo şehrine yakın pellinki adaları'ndan, küçük bir ada olan klovharu'da otururdu.

though now buried at westminster hall and burying ground, virginia was originally buried in a vault owned by the valentine family, from whom the poes rented their fordham cottage.
though now buried at westminster hall and burying ground, virginia was originally buried in a vault owned by the valentine family, from whom the poes rented their fordham cottage.

in 1952 aalto designed and had built a summer cottage, the so-called experimental house, for himself and his new wife in muuratsalo in central finland.
1952'de aalto kendisi ve karısı için muuratsalo, orta finlandiya'da bir başka yaz kulübesini - o zamanki adıyla deneysel ev - tasarlayıp inşa etti.

:give me a cottage for my home:and a rich old cypress vine,:removed from the world with its sin and care:and the tattling of many tongues.
:give me a cottage for my home:and a rich old cypress vine,:removed from the world with its sin and care:and the tattling of many tongues.

cottages
kır evi