검색어: demeanor (영어 - 터키어)

demeanor
tavır

his determined, yet unimposing, demeanor hides his torment.
kararlı fakat dayatmasız tavrı öfkesini gizliyor.

his appearance and demeanor in certain aspects seem to echo merlin, gandalf, or odin.
dış görünümü ve bazı hareket ve tavırlarıyla merlin veya gandalf'a benzetilebilinir.

what you want to look for here is an incredible discrepancy between horrific events that she describes and her very, very cool demeanor.
burada görmek istediğiniz şey anlattığı korkunç olaylar ve onun çok ama çok soğukkanlı tavrı arasındaki inanılmaz bir tutarsızlık.

in contrast to the distant demeanor of traditional politicians, basescu builds a warm rapport with his supporters, and wears his heart on his sleeve.
geleneksel siyasilerin mesafeli duruşuna karşı basescu kendisini destekleyenlerle sıcak bir dostluk yaratıyor ve samimi davranıyor.

and it really impressed me -- i met him two weeks after he got out of prison -- that he went through that experience, and ended up with the demeanor that he had.
ve gerçekten beni etkiledi -- hapisten çıktıktan iki hafta sonra o gördüm -- o tecrübelere rağmen böyle bir insan olarak çıkmıştı.

the popularity of his books and his natural on-camera demeanor have resulted in many media appearances, including "charlie rose", "the colbert report", "the newshour with jim lehrer", "the century with peter jennings", cnn, "time", "nightline in primetime", "late night with conan o'brien", and the "late show with david letterman".
kitaplarının popülerliği ve kamera karşısındaki doğal tavırları, medyada birçok kez görünmesini sağladı, bunlardan bazıları: charlie rose, the colbert report, the newshour with jim lehrer, the century with peter jennings, cnn, time, nightline in primetime, late night with conan o'brien, and the late show with david letterman.