검색어: i something wrote him a very long letter (영어 - 터키어)

i sometimes wrote him a very long letter.
ben bazen ona çok uzun bir mektup yazarım.

she sent him a long letter.
o, ona uzun bir mektup gönderdi.

she wrote him a long letter, but he didn't read it.
o, ona uzun bir mektup yazdı fakat o okumadı.

i wrote him a letter and asked him to return home soon.
ona bir mektup yazdım ve ona eve erken dönmesini rica ettim.

i cried for a very long time.
uzun süre ağladım.

tom had a very long day.
tom çok uzun bir gün geçirdi.

that is a very long conflict.
bu çatışma çok uzun bir geçmişe dayalı.

dinosaurs died out a very long time ago.
dinozorların çok uzun zaman önce nesilleri tükendi.

he delivered a very long speech yesterday.
o, dün çok uzun bir konuşma yaptı.

dinosaurs became extinct a very long time ago.
dinozorların çok uzun zaman önce nesilleri tükenmiştir.

tom has been living abroad for a very long time.
tom çok uzun bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

and this was a very long list -- over 700 rules.
cok uzun liste oldu -- 700'den fazla kural.

it can't live for a very long time in people.
İnsanlar içinde de uzun süre yaşayamaz.

this is a system that's been around a very long time.
bu uzun süreden beri var olan bir sistem.

a dachshund is a dog from germany with a very long body and short legs.
bir dachshund uzun gövdesi ve kısa bacakları olan bir alman köpeğidir.

if these were postcards of nostalgia, ours was a very long farewell indeed.
eğer bunlar nostaljinin kartpostalları idiyse bizimki gerçekten çok uzun bir vedaydı.

it is short-legged for a heron, but has a very long thin bill.
bir balıkçıl için bacakları kısadır ancak çok uzun ince bir gagası vardır.

and then i put some ultraviolet filters on my camera and took a very, very long exposure with the particular frequencies of ultraviolet light and this is what i got.
ve sonra fotoğraf makineme bazı ultraviyole filtreleri koydum ve ultraviyole ışığın belirli frekanslarında çok, çok uzun pozlayarak bunları çektim ve elde ettiğim bu.

basically, rome had access to the sea, which made it possible for it to import food from a very long way away.
temel olarak, roma'nın denize erişimi vardı, bu da onun çok uzun mesafelerden yiyecek ihraç etmesini olanaklı kılıyordu.

"if there is no solution for the end of this month there will be no solution for a very, very long time.
ab yetkilisi, "ay sonunda bir çözüme ulaşılmazsa, çok çok uzun bir süre çözüm bulunamayacaktır.