검색어: remorseful (영어 - 터키어)

tom is remorseful.
tom pişman.

he became greatly remorseful.
artık o, pişman olmuştu.

and he became of the remorseful.
artık o, pişman olmuştu.

and he became one of the remorseful.
artık o, pişman olmuştu.

he said, 'in a little they will be remorseful.'
(allah) dedi ki: "az bir süre (bekle), onlar gerçekten pişman olacaklar."

but they hamstrung her, and in the morning they were remorseful,
"sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular."

at first, the narrator is remorseful and regrets his cruelty.
anlatıcı ilk başta pişman olur ve suçundan dolayı vicdan azabı çeker.

by his side, a remorseful note and an empty bottle of poison were found.
adamın yanı başında, acılı bir mektup ve boş bir zehir şişesi bulundu.

he replied: 'before long, by the morning, they shall be remorseful'
(allah) dedi ki: "az bir süre (bekle), onlar gerçekten pişman olacaklar."

am i less able than a raven to bury the corpse of my brother?" he became greatly remorseful.
"yazık bana; kardeşimin cesedini gömme konusunda bu karga kadar bile olamadım," diyerek pişman oldu.

when they are confronted with the chastisement, they will be remorseful in their hearts. we shall put fetters around the necks of the unbelievers.
azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; biz de inkar edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik.

am i unable to be as this raven, and so conceal my brother's vile body?' and he became one of the remorseful.
"yazık bana; kardeşimin cesedini gömme konusunda bu karga kadar bile olamadım," diyerek pişman oldu.

but it may be that god will bring the victory, or some commandment from him, and then they will find themselves, for that they kept secret within them, remorseful,
belki allah fetih ya da kendi katından bir iş getirir de onlar, içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.

but belike allah may bring a victory or some affair from himself; then they shall find themselves, for which they hide in their souls, remorseful.
belki allah fetih ya da kendi katından bir iş getirir de onlar, içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.

but when they became remorseful and realised they had gone astray, they said, ‘should our lord have no mercy on us, and forgive us, we will be surely among the losers.’
ne vakit ki yaptıklarının saçmalığını anlayıp son derece pişman oldular ve saptıklarını gördüler, “yemin olsun ki, dediler, eğer rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi affetmezse, muhakkak her şeyimizi kaybedenlerden oluruz.” [20,92-94]