전문 번역가, 번역 회사, 웹 페이지 및 자유롭게 사용할 수 있는 번역 저장소 등을 활용합니다.
baktım, her keruvun yanında birer tane olmak üzere dört tekerlek gördüm. tekerlekler sarı yakut gibi parıldıyordu.
und ich sah, und siehe, vier räder standen bei den cherubim, bei einem jeglichen cherub ein rad; und die räder waren anzusehen gleichwie ein türkis
tekerleklerin görünüşü ve yapısı şöyleydi: sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu. görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi.
und die räder waren wie türkis und waren alle vier eins wie das andere, und sie waren anzusehen, als wäre ein rad im andern.
bedeni sarı yakut gibiydi. yüzü şimşek gibi parlıyordu. gözleri alevli meşalelere benziyordu. kollarıyla bacakları cilalı tunç gibi parlıyor, sesi büyük bir kalabalığın çıkardığı gürültüyü andırıyordu.
sein leib war wie türkis, sein antlitz wie ein blitz, seine augen wie feurige fackeln, seine arme und füße wie helles, glattes erz, und seine rede war wie ein großes getön.
kent surlarının temelleri her tür değerli taşla bezenmişti. birinci temel taşı yeşim, ikincisi laciverttaşı, üçüncüsü akik, dördüncüsü zümrüt, beşincisi damarlı akik, altıncısı kırmızı akik, yedincisi sarı yakut, sekizincisi beril, dokuzuncusu topaz, onuncusu sarıca zümrüt, on birincisi gökyakut, on ikincisi ametistti.
und die grundsteine der mauer um die stadt waren geschmückt mit allerlei edelgestein. der erste grund war ein jaspis, der andere ein saphir, der dritte ein chalzedonier, der vierte ein smaragd,