검색어: tövbe (터키어 - 스페인어)

tövbe edip sana yöneldim!
cuando volvió en si dijo: «¡gloria a ti!

allah dilediğine tövbe nasip eder.
alá se vuelve hacia quien Él quiere.

toz ve kül içinde tövbe ediyorum.››
por tanto, me retracto, y me arrepiento en polvo y ceniza

eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur.
sería mejor para ellos que se arrepintieran.

artık tövbe ederseniz bu, daha hayırlıdır size.
si os arrepentís será mejor para vosotros.

ben tövbe edip, sana teslim olanlardanım," demelidir.
me vuelvo a ti. soy de los que se someten a ti».

o halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır.
si os arrepentís será mejor para vosotros.

bu suçtan sonra tövbe edip iyi hal sergileyenler müstesna.
se exceptúan aquéllos que, después, se arrepientan y se enmienden.

ancak tövbe edip inanan ve iyi işler işleyen müstesna.
no así quien se arrepienta, crea y haga buenas obras.

ancak tövbe eden, inanan ve iyi işlerde bulunan müstesna.
salvo quienes se arrepientan, crean y obren bien.

eğer tövbe edip hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin.
pero, si se arrepienten y enmiendan, dejadles en paz.

bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin.
pero, si se arrepienten y enmiendan, dejadles en paz.

ancak onlardan, ele geçmeden tövbe edenler, bu hükümden dışarıdır.
quedan exceptuados quienes se arrepientan antes de caer en vuestras manos.

ancak bundan sonra tövbe edenler ve düzgün bir hale gelenler müstesna.
serán exceptuados quienes, después de eso, se arrepientan y se enmienden.

ancak daha sonra tövbe edip nefislerini ıslah edenler, bu hükmün dışındadır.
serán exceptuados quienes, después de eso, se arrepientan y se enmienden.

allah çok affedicidir, cezayı çabuklaştırmaz (tövbe için fırsat tanır).
alá es indulgente, benigno.

ettiği zulümden sonra tövbe eden ve düzgün bir hale gelenin tövbesini allah kabul eder.
si uno se arrepiente, después de haber obrado impíamente y se enmienda, alá se volverá a él.

allah'ın, onlara tövbe nasib etmesi ve tövbelerini kabul eylemesi umulur.
tal vez alá se vuelva a ellos.

bâri, kendilerine şiddetimiz geldiği vakit yalvarsaydılar, tövbe etseydiler! fakat heyhât!
si se hubieran humillado cuando nuestro rigor les alcanzó...

belki de onlara tövbe nasip edecek. allah gafûr'dur, rahîm'dir.
alá es indulgente, misericordioso.