검색어: ama ben ankara dayim (터키어 - 영어)

ama ben değil.
i didn't.

ama ben yok olacağım.
the eye of him that hath seen me shall see me no more: thine eyes are upon me, and i am not.

ama ben bunlardan bahsetmeyeceğim.
but i'm not going to talk about that.

aşk kolay ama ben meşgulüm
love is easy but queen is busy

ama ben buna hayır derim.
but i would say no.

ama ben fotoğraf çekmeye başladım.
but i just started to shoot these pictures.

ama ben batı tarafındandım doğuda çalışıyordum
but i was from the west, working in the east.

ama ben bu yıl oradaydım düzeltmişler yani.
i was there this year. they fixed them.

özür dilerim ama ben bu hafta gelemem
i'm sorry but i can't come this week

ama ben onu dusunmustum de yazmamistim sen yazdin
but i thought it, i could not write, you wrote

ama ben bir beşincisinin de olduğunu öne süreceğim.
but i want to suggest that there's also a fifth one.

ama ben hazırlamadım; guardian gazetesi hazırladı.
but actually, it's not my fault; it's from the guardian newspaper.

ama ben de sizin işlediğiniz suçlardan beriyim.”
i am certainly not responsible for whatever sins you commit!

"ama ben gerçekten itfaiyeci olmak istiyordum."
he said, "but i wanted to be a fireman."

ama ben bununla ilgilenmiyorum. devletler de bununla ilgilenmiyorlar.
but i don't really care about that. governments don't care about that.

ama ben gerçekten sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek istiyorum.
but i really want to know what's driving you.

ama ben dedim ki, "armada'yı fırtına kazandı
but i said, "but the storm won the armada.

"ama ben seni görmeye geldiğimde kendime inanmıyordum" dedim.
"but when i came to see you," i said, "i didn't believe in myself.

ama benimle konuşmak istiyorsun
eyvallah

ama ben birleşik devletler Şiir elçisi'yken -- bunu söylemeye bayılıyorum.
but when i was united states poet laureate -- and i love saying that.