검색어: bende şimdi geldim eve (터키어 - 영어)

ben sadece şimdi geldim.
i just arrived now.

beni şimdi durduramazsın.
you can't stop me now.

bence şimdi gitmelisin.
i think you need to leave now.

beni şimdi yalnız bırak.
leave me alone now.

bence şimdi gitsen iyi olur.
i think you'd better leave now.

benim şimdi paraya ihtiyacım yok.
i do not need money now.

bence şimdi başka bir parçaya geçmeliyim.
i think we will play another tune now.

bu bir şekilde beni şimdi hayatta olduğum yere getirdi.
it somehow got me to where i am in life right now.

bence şimdi sahip olduğumuz nitelikleri öne çıkarmanın tam zamanı.
i think now is a good time to promote our qualities.

yani bende şimdi bunu bir çıktısı var, ve şimdi -- bu iki dünya arasında gidip gelmektense iş akışı 20 yıl daha evvel yaptığımızdan daha sezgisel hale geliyor.
so i now have a print-out of that thing, and now -- the workflow is more intuitive the way we used to do it maybe 20 years back, rather than now switching between these two worlds.

balam, ‹‹İşte şimdi geldim›› diye yanıtladı, ‹‹ama ne diyebilirim ki? ancak tanrının bana buyurduklarını söyleyeceğim.››
and balaam said unto balak, lo, i am come unto thee: have i now any power at all to say any thing? the word that god putteth in my mouth, that shall i speak.

meslektaşlarım arasında burada aldığımız eğitimin yararlılığı konusunda hiç bir şüphe yok, ve bence şimdi özellikle ekokardiyografi ve onun bizim şartlarımızda uygulanış biçimine gittikçe artan bir ilgi var.
there's been no doubt around my colleagues about the utility of the training i received here, and i think there's been an increased interest now in -- particularly in echocardiography and its use in our setting.

‹mısırda halkıma yapılan baskıyı yakından gördüm, iniltilerini duydum ve onları kurtarmaya geldim. Şimdi gel, seni mısıra göndereceğim.›
xeyalenin qardasinin adi turhandi

böylece 10 haziran'da geldiler, evi sardılar ve büyük annem bütün ışıkları södürdü, ve mutfağın kapısını açtı.
so it was on the 10th of june, and they came, and they surrounded the house, and my grandmother switched off all the lights in the house, and opened the kitchen door.