검색어: bu İşte bir yalnızlık var (터키어 - 영어)

bu İşte bir yalnızlık var
there is a loneliness here

İşte bir ay.
there's your month.

İşte bir denizanası.
here's a jelly.

İşte bir kağıt daha.
and here's another paper.

İşte bir oğlan!" dedi.
'good news!' he said.

bu işte bir bit yeniği var.
there's something fishy going on.

bu iş bir baş belasıdır.
this job is a pain in the neck.

bu işe bir saat önce başladım.
i started this job an hour ago.

tom bu işi bir günde bitiremez.
tom can't finish this job in a day.

bazı yerlerde, bu işin bir parçası.
in some places, that's part of it.

bu iş bir hafta içinde bitirilecek.
this work will be finished in a week.

fakat yine de bu işe bir şans vermiş.
but she gave it a try.

bu iş, bir günde 10,000 yen öder.
this job pays 10,000 yen a day.

insanlar şiirde ünlü - ünsüz uyuşması gibi hayatlarını yaşasalardı, bu kadar çetin bir yalnızlık içine düşmezlerdi.
if people had lived their lives like the famous consonant harmony in poetry, they would not have fallen into such arduous solitude.

bu işlerden bir tanesi "spelling spider".
so one of these works is the "spelling spider."

ama bu işin bir de rakamsal yönüne bakmak lazım."
"we are saddened by the death of any newborn baby or mother, but we should also look at the statistics," akdag said.

evet, işte bir teşhis.
well, here's a diagnosis.

bu yüzden bu işe bir miktar biomekanik bilgi kattık ve olabildiğince gerçekçi yapmaya çalıştık.
so we put quite a bit of biomechanical knowledge into this thing, and tried to make it as realistic as possible.

senin bu işte bir payın, bir hakkın yok. yüreğin, tanrının gözünde doğru değildir.
thou hast neither part nor lot in this matter: for thy heart is not right in the sight of god.

bu işin bir parçası olarak, hızlı karbondioksit, ve oksijen ve su sirkülasyonunu, bu bitki sistemi vasıtasıyla modellemeliyiz.
and part of that is that we had to model very rapid circulation of co2 and oxygen and water through this plant system.