검색어: yalnız olmak (터키어 - 영어)

yalnız olmak istemem.
i don't want to be alone.

yalnız olmak istiyorum!
i want to be alone!

o, yalnız olmak istedi.
she wanted to be alone.

muhtemelen yalnız olmak istersin.
you probably want to be alone.

belki tom yalnız olmak istiyor.
maybe tom wants to be alone.

keşke tom yalnız olmak zorunda olmasa.
i just wish tom didn't have to be alone.

ve yalnız olmak insanın doğasına çok aykırıdır.
and being alone is very unnatural to the human.

tom'un yalnız olmak istediğine dair bir izlenimim vardı.
i got the impression tom wanted to be alone.

ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
i dislike being alone.

karanlıkta yalnız olmaktan korktum.
i was scared to be alone in the dark.

tom yalnız olmaktan korkuyor mu?
is tom afraid to be alone?

nihai hedef, kırılgan hale gelmek olacak. birbirimize bağlı olduğumuz noktayı farketmek güvende, kontrol sahibi ve yalnız olmaktansa.
the end goal will [be] becoming vulnerable, realizing the place of our connection to one another, rather than becoming secure, in control and alone.

o zaman buradaki bilgi , lee byron ve ben kendim, 10,000 facebook durum güncellemesi çıkardık sadece ''ayrılık'' ve ''ayrılmak'' kelimelerinin içinde geçtiği ve ortaya çıkan motif bu -- insanlar bahar temizliği yapıyor, çok kötü bir haftasonundan sonra pazartesi, yaz boyunca yalnız olmak, ve elbette yılın en düşük günü, tabi ki: yılbaşı günü.
so, the information guru lee byron and myself, we scraped 10,000 status facebook updates for the phrase "break-up" and "broken-up" and this is the pattern we found -- people clearing out for spring break, coming out of very bad weekends on a monday, being single over the summer, and then the lowest day of the year, of course: christmas day.