검색어: got veren (터키어 - 프랑스어)

got veren
donneur de cul

veren
Émetteur

katkı veren
contributeur

buyuk got
gros

yetki veren@ info
délégué par @info

Çok bilgi veren kip
mode verbeux

göze biçim veren görmez mi?
celui qui a planté l`oreille n`entendrait-il pas? celui qui a formé l`oeil ne verrait-il pas?

hastalandığımda o'dur bana şifa veren.
et quand je suis malade, c'est lui qui me guérit,

aralarında sana kulak veren vardır.
et il en est parmi eux qui te prêtent l'oreille.

muntazam radyo dalgaları veren gökcismi
pulsar

onlara yiyeceklerini zamanında veren sensin.
les yeux de tous espèrent en toi, et tu leur donnes la nourriture en son temps.

berrak, içenlere lezzet veren bir içki.
blanche, savoureuse à boire,

hastalandığım zaman bana şifa veren o'dur.
et quand je suis malade, c'est lui qui me guérit,

allah'tan daha güzel renk veren kim?
et qui est meilleur qu'allah en sa religion?

o artık mutluluk veren bir yaşam içindedir.
il jouira d'une vie agréable:

tatil dosyalarını düzenlemeye izin veren yardımcı uygulamaname
application d'assistance permettant de modifier des fichiers de vacancesname

bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki).
blanche, savoureuse à boire,

kendini zevke veren dul kadınsa daha yaşarken ölmüştür.
mais celle qui vit dans les plaisirs est morte, quoique vivante.

biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz.
nous ne te demandons point de nourriture: c'est à nous de te nourrir.

allah şükrün karşılığını veren, (herşeyi) bilendir.
allah est reconnaissant et omniscient.