Je was op zoek naar: crumbled (Engels - Turks)

i crumbled.
yıkılmıştım.

and the mountains crumbled
dağlar serpildikçe serpildiği

even after we are crumbled bones?
"biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha!?"

and the mountains are crushed and crumbled.
dağlar bir serpilişle serpildiğinde,

and the mountains shall be crumbled to atoms,
dağlar bir serpilişle serpildiğinde,

as milosevic's regime crumbled, bakalli was forced into retirement in 1992.
miloseviç rejimi çöktüğünde, bakalli 1992 yılında zorla emekliye ayrılmış.

it broke up through atmospheric pressure, it crumbled, and then the pieces fell apart and did some damage.
sonrasında, atmosfer basıncıyla parçalandı, ufalandı ve etrafa dağılan küçük parçaları da bir miktar hasar yarattı.

but when his lord appeared on the mountain in his effulgence, it crumbled to a heap of dust, and moses fell unconscious.
allah: "sen beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de beni göreceksin" buyurdu.

the wave of beer destroyed two homes and crumbled the wall of the tavistock arms pub, trapping teenage employee eleanor cooper under the rubble.
bira dalgası iki evi yıktı ve tavistock arms pub'ın duvarını parçaladı, genç çalışan eleanor cooper duvarın altında kalarak hayatını kaybetti.

the "pillars of power" that terrorised the citizens of serbia for more than 13 years seem to have crumbled overnight.
sırbistan vatandaşlarını 13 yıldan uzun bir süre terörize eden "güç yastıkları" galiba bir gecede çöküverdi.

and they say, "when we are bones and crumbled particles, will we [truly] be resurrected as a new creation?"
"biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz? derler.

cover bottom with two sheets of filo pastry, sprinkle with soda water, then with melted butter and then with the egg-and-crumbled-cheese mixture.
tepsinin dibini iki adet yufkayla kaplayın, üzerine soda, ardından eritilmiş tereyağı, ardından da çırpılmış yumurta ve beyaz peynir karışımını serpin.

that is their recompense because they disbelieved in our verses and said, "when we are bones and crumbled particles, will we [truly] be resurrected [in] a new creation?"
ayetlerimizi yalanladıkları, "kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz," dedikleri için cezaları budur