Je was op zoek naar: evidence (Engels - Turks)

evidence
kanıt

i have evidence.
kanıtım var.

ppe use in evidence
belgeli kişisel koruyucu ekipmanın kullanımı

get me the evidence.
bana kanıtı getir.

10-) evidence contract
10-) delİl sÖzleŞmesİ

i've got evidence.
kanıtım var.

i sikes as evidence
deliler

the evidence is clear.
kanıt açıktır.

what evidence do you have?
hangi kanıtın var?

there's no evidence.
hiçbir kanıt yoktur.

evidence-based guideline:
evidence-based guideline:

say, ‘produce your evidence!
de ki, "delilinizi getirin.

and i give lots of evidence.
ve bir sürü kanıt gösteriyorum.

and the evidence for evolution?
ya evrimin kanıtı?

he was called to give evidence.
o, tanıklık etmek için çağrıldı.

so, there is scientific evidence.
yani, bilimsel bir kanıt var.

the lawyer brought up new evidence.
avukat yeni bir kanıt gündeme getirdi.

barriers to building up scientific evidence
bilimsel kanıtların toplanması karşısındaki engeller

the evidence convinced us of his innocence.
delil bizi onun masumluğuna ikna etti.

can you produce evidence to clear him?
onu temize çıkarmak için delil gösterebilir misin?