Je was op zoek naar: hello , if you don't mind , may i ask something (Engels - Turks)

if you don't mind.
seni umursamıyorum.

if you don't mind, may we inspect your suitcase?
sakıncası yoksa, valizinizi kontrol edebilir miyiz?

please come here soon if you don't mind.
sakıncası yoksa birazdan buraya gelin.

i'd like to come along if you don't mind.
sakıncası yoksa birlikte gelmek istiyorum.

if you don't mind babe i want to tell you if you can fuck whit me babe
sakıncası yoksa bebeğim, eğer beni becerebilirsen sana söylemek istiyorum bebeğim.

and can you take a seat right over here for me, if you don't mind.
ve eğer sorun olmazsa sen de benim için buraya oturur musun?

i want you to just stand exactly like this for me, pull up your sleeves, if you don't mind.
benim için tam olarak böyle kalmanı istiyorum, sorun olmayacaksa giysinin kollarını kıvır.

and she said, "yeah, but you know i'd rather finish my meal if you don't mind."
dedi ki, "evet, ama sakıncası yoksa önce yemeğimi bitirmek istiyorum."

and if you don't mind, privately now, in the future, i'm going to think of ted as an acronym for technology, entertainment and dominicans.
müsade ederseniz, özel olarak, gelecekte ted'i teknoloji, eğlence ve dominikliler'in kısaltması olarak hatırlayacağım.

and then have technology that the person taking the photo will know later, this person requested to be contacted before this goes anywhere big, if you don't mind.
ve teknolojiye sahipsiniz fotoğrafı çekilen o kişi daha sonra bilecektir ki onun rızası olmadan bu fotoğraf ses getiren bir yerlere düşmeyecektir.