Je was op zoek naar: life is graze on (Engels - Turks)

life is fun.
yaşam eğlenceli.

that life is mine
o hayat benim bu tarz benim gece

life is a gift.
hayat bir lütuf.

life is a dream.
hayat bir rüya.

how strange life is!
hayat ne kadar tuhaf!

her life is in danger.
hayatı tehlikede.

and life is really, too.
ve hayat da gerçek.

my life is not going well
hayatım iyi gitmiyor

life is like a big highway.
hayat büyük bir karayolu gibidir.

i hope your family life is good
ailen hayatınız iyidir umarım

everybody's life is complicated.
herkesin hayatı muğlak.

so leave her alone to graze on god's earth.
allah'ın toprağında bırakın otlansın.

"our life is precisely a song".
"our life is precisely a song".

"whose life (is it anyways?
1"# "whose life (is it anyways?

his child's life is in danger.
onun çocuğunun hayatı tehlikededir.

life is a fatal sexually transmitted disease.
hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

even samir's personal life is deeply political.
samir’in özel hayatının bile derin bir siyasi yönü var.

let her graze on god’s land, and do not harm her, lest an imminent punishment overtakes you.”
bir kötülük dokundurmayın ona. yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."

so leave her to graze on god’s earth, and do her no harm, lest a painful penalty seizes you.”
bırakın da allah'ın yarattığı yeryüzünde otlayıp dursun ve ona kötülükle dokunmayın, sonra sizi elemli bir azaba uğratır.

so leave her alone to graze on god's earth, and do not molest her, otherwise the swiftest punishment would befall you."
bir kötülük dokundurmayın ona. yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."