Je was op zoek naar: listen and put a tick or a cross (Engels - Turks)

and put a knife to thy throat, if thou be a man given to appetite.
daya bıçağı kendi boğazına.

and if you were to just poke a hole over here and put a third matchstick, you'll get a t joint.
Şurada bir delik açıp üçüncü bir kibrit çöpü koyarsanız, t şeklinde bir birleşme noktası elde edersiniz.

o lord, give them a double punishment, and put a grievous curse upon them."
"rabbimiz, onlara azaptan iki katını ver ve büyük bir lanet ile lanet et."

and i went and put a little announcement up on our site, asking for people to join us in this enterprise.
sitemize küçük bir ilan yerleştirdim, insanları bu oluşuma katılmaya davet ettim.

somebody was smart and put a bic pen in my neck to open up my airway so that i could get some air in there.
bir kişi akıllı davranıp boğazıma bir tükenmez kalem sokup nefes alabilmem için soluk borumu açmaya çalıştı.

and my lung collapsed, so somebody cut me open and put a pin in there as well to stop that catastrophic event from happening.
ciğerlerim göçtü, bu yüzden de birisi beni derimi kesip göğsüme iğne batırdı ve bu sayede de o feci vakadan kurtulmuş oldum.

ballooning deficits will be the result if pristina is unable to exercise fiscal restraint and put a stop to widespread mismanagement, experts say.
uzmanlar, priştine'nin tasarruf tedbirleri almaması ve yaygın şekilde görülen kötü yönetime son vermemesi halinde açıkların büyüyeceği görüşünde.

have you then considered him who takes his low desire for his god, and allah has made him err having knowledge and has set a seal upon his ear and his heart and put a covering upon his eye.
(ey muhammed!) hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun?

so i'd like to draw a little car here -- i'll just do this very quickly -- and put a big tire on him.
bir araba çizmek istiyorum. Çok çabuk yapacağım. büyük bir lastik koyuyorum.

have you seen him who has taken his desire to be his god and whom allah has led astray knowingly, set a seal upon his hearing and heart, and put a blindfold on his sight?
(ey muhammed!) hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun?

but i'm going to try and do something different, and try and just close the loop with some of my personal stories, and try and put a face to a lot of the issues that we've been talking about.
ancak başka bir yoldan gidip büyüteçi soruna yakınlaştıracak ve kendi kişisel öykümden örnekler vererek anlatmaya çalıştığım meselenin ete kemiğe bürünmesini sağlamaya gayret edeceğim.

"it was conducted by professionals," he said. "it is not like someone got upset with the newspaper and put a bomb there."
"eylem profesyoneller tarafından düzenlendi." diyen velchev şöyle devam etti: "gazeteye kızıp bomba koyacak birinin işine benzemiyor."

they recognized what was happening on the hillside and put a stop to it; enacted laws and made permits required to do responsible construction and golf course maintenance and stopped the sediments flowing into the bay, and stopped the chemicals flowing into the bay, and the bay recovered.
yamaçta ne olduğunun farkına vardılar ve buna bir dur dediler, yasalar ve izin zorululuğu çıkardılar inşaatların ve golf sahası bakımının sorumluca yapılması için. İnşaat çökeltilerinin koya akışını durdurdular, kimyasalların koya akışını durdurdular, ve koy kendine geldi.

allah has, knowing (him as such), left him astray, and sealed his hearing and his heart (and understanding), and put a cover on his sight.
allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir.

"saying: 'put him (the child) into the tabut (a box or a case or a chest) and put it into the river (nile), then the river shall cast it up on the bank, and there, an enemy of mine and an enemy of his shall take him.'
"'onu bir sandığa koyup ırmağa at. irmak da onu kıyıya atsın ve bana da ona da düşman olan birisi onu alsın.' diye...