Je was op zoek naar: my mouth (Engels - Turks)

mouth
ağız

grey mouth
grey mouthnew- zealand. kgm

my mouth is dry.
ağzım kuru.

u put in my mouth
u ağzımda

mouth diseases
periodontal hastalık

i need to rinse my mouth.
ağzımı çalkalamalıyım.

i should have kept my mouth shut.
Çenemi kapalı tutmalıydım.

the gorgeous cake made my mouth water.
muhteşem kek ağzımı sulandırdı.

i never should've opened my mouth.
asla ağzımı açmamalıydım.

that experience left a bad taste in my mouth.
o deneyim ağzımda kötü bir tat bıraktı.

i had to taste the salt water in my mouth.
ağzımın içinde tuzlu suyu tatmalıydım.

this is my grandmother, and this is where i get this mouth.
bu benim anneannem, bu da ağzımı kimden aldığımın resmi.

"oh beloved dentist: your rubber fingers in my mouth ...
"ah, sevgili dişçi: lastik parmakların ağzımda ...

hear my prayer, o god; give ear to the words of my mouth.
kulak ver ağzımdan çıkan sözlere.

i cried unto him with my mouth, and he was extolled with my tongue.
Övgüsü dilimden düşmedi.

i opened my mouth, and panted: for i longed for thy commandments.
Çünkü buyruklarını özlüyorum.

napkin in my lap, half bites, chew with my mouth closed, no scratching.
peçete kucağıma, küçük ısırıklar, ağız kapalı çiğne, ve kaşınmak yok.

and my heart hath been secretly enticed, or my mouth hath kissed my hand:
elim onlara taptığımı gösteren bir öpücük yolladıysa,

behold, now i have opened my mouth, my tongue hath spoken in my mouth.
söyleyeceklerim dilimin ucunda.

hear me now therefore, o ye children, and depart not from the words of my mouth.
ağzımdan çıkan sözlerden ayrılma.